Patrick Gentempo, Vaccines Revealed (aşılar açıklığa kavuşuyor) adlı belgesele yapılan kısa ek bölümü duyuruyor. Tema "silkinin ve kendinize gelin" ve alt başlık "gelecek kuşaklara ne olacak?".
Belgeselin ana bölümlerinde açıklığa kavuştuğu üzere aşılarda prezervatif olarak son derece toksik "cıva" (thimerosal) ve bağışıklık sistemini uyarıcı (adjuvant) olarak alüminyum dahil, çok zararlı maddeler kullanılıyor. Çok acı olan bir gerçek : çocukları ciddi zararlara uğratabilen ve binlerce çocuğun ve ailelerinin yaşamlarını çok kötü etkileyen bu maddeler "ucuz" oldukları için kullanılıyor. İlaç sektörü ve içiçe geçtiği hükumetler için olay bu kadar basit! Bu tehlikeli maddelerin telikesiz alternatifleri bulunamaz mı?
Osteopat Dr. Sherri Tenpenny, bu ek clip'te aşılarda dört tanesinin kanserojen olduğu belgelenmiş 63 kimyasal madde bulunduğunu belirtiyor. Dr. Tenpenny çocukların bu maddelere çok erken çağlarında maruz bırakıldıklarını söylüyor. (çev. notu : Aşılar bebeklere ve küçük çocuklara henüz bağışıklık sistemleri tam oluşmamışken, vücut ağırlıkları çok düşükken yapılıyor. Hatta Hepatit B aşısı doğumdan hemen sonra yapılıyor - hem de anne babaya danışılmadan, haber bile verilmeden!) Aynı doktorun ifadesiyle insan DNA'sı kimyasallar, böcek ilaçları, dioksin ve genetiği değiştirilmiş gıdalara maruz kalıyor. Bu maddelerin yarattığı DNA hasarının kaç kuşak boyunca etkili olacağını bilmiyoruz.
Dr. Toni Bark, sırada - şimdilik - ergenlere ve yetişkinlere yönelik 20 aşı daha olduğunu söylüyor. En büyük korkularından birinin maalesef gerçekleşmekte olduğunu da ekliyor : tüm bir kuşakta ciddi hasar görmüş çocuklar var. Bu çocuklar büyüdüklerinde ne olacak? Çalışamayacak veya topluma entegre olamayacak denli engelli olanların zaman içinde bazı kurumlara yerleştirilmesi gerekecek.
Ek bölüm yine Dr. Sherri Tenpenny'den bir uyarıyla bitiyor : Bu felaketi nasıl durdururuz? Uyanmamız lazım. Neler oluyor diye sormamız lazım?
Biz sarsıp kendilerine getirmedikçe sağlık sektörü inanılmaz kazançlarının peşinde, heba olan yaşamları hiçe saymaya, asla yasal yükümlülük altında olmadıklarını bilmenin getirdiği rahatlıkla deneylerini yapmaya devam edecek. İç içe geçtikleri - güya sağlığımızı korumakla görevli - devlet yapıları da öyle.
Amerika'dan blog'u izleyen okurlara selamlar. Şu aralar açık ara çoğunluktasınız. Tesadüfen ardarda gelen belgesellerden faydalandığınızı umuyorum. Aşılar konusunda (ve tabii otoimmün hastalıklar konusunda) bilinç, sorgulama ve nihayet çözüm Amerika'da yaygınlaşmalı ki buralara sirayet etsin. Avrupa'da insanlar sağlık alanında gelişmeleri daha hızlı izliyor; sanki tabuları yımak biraz daha kolay. Türkiye aşı takvimi dahil, ilaçlarla ilgili her konuda Amerika'daki sistemi izliyor.
Güneş balçıkla sıvanmaz diyorum, daha güzel günler gelecek. Umutla bekliyorum.
Belgeselden Önemli Birkaç Not :
- Amerika'da dini sebeplerle çocuklarına aşı yaptırmayan Amish toplumunda ve evde eğitim alan çocuklarda otizme rastlanmıyor.
- Sağlık sektörünün tutarsızlıklarından biri daha : bildiğiniz üzere hamileler yedikleri balıkların cıva içeriğine dikkat etmeleri için sürekli uyarılır. Belgeselin 3. bölümünde öğrendiğim üzere aşılarda kullanılan etil cıva, balıklarda bulunan metil cıvadan elli kat daha kalıcı ve iki kat daha etkili. Ve beyne ulaşıp (muhtemelen) beyin hasarından sorumlu olan da aşılarda kullanılan etil cıva.
- Tanıklıklara göre, çok sayıda ebeveyn normal gelişimini sürdürmekteyken aşıları takip eden günlerde regresyon (gerileme) ve otizm belirtileri göstermeye başlayan çocuklarından bahsediyor.
- Amerika'da sağlık bakanlığına bağlı CDC - Center for Disease Control and Prevention (aşı programlarını yürüten hastalık kontrolü ve önlenmesiyle ilgili merkez) çok sayıda patente sahip. Tarafsız olduklarını iddia edemezler.
- Doktorların çoğu aşıların yaratabildiği sağlık sorunları konusunda bilgisiz.
Ek kaynaklar :