Yasal Uyarı

Yasal Uyarı
Bu sitede yayınlanan bilgi ve referanslar hiçbir surette doktor tavsiyesi yerine geçmez. Tüm sağlık problemlerinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Doktora başvurmadan kesinlikle ilaç veya başka tedavi yöntemleri kullanılmamalıdır.

Kaynak gösterilerek paylaşılan ve verilen bağlantılar (link'ler) ile ulaşılan bilgilerden kaynak sahibi sorumludur.
Sitede yer alan bilgilerin Multipl Skleroz ve diğer hastalıklar konusunda genel kabul gören tıp literatürüne uygun olduğuna dair bir iddiam yok. Bir MS hastası olarak denediğim, kısmen fayda gördüğümü düşündüğüm yardımcı tedavilerle ilgili bilgi paylaşıyorum. Dolayısıyla, her hasta benim gibi kendi sağlığı için yaptığı seçim ve uygulamalardan sorumludur.


11 Haziran 2016 Cumartesi

Küçük Araştırma, Muazzam Potansiyel

Felç geçirmiş insanlar ve MS, ALS, Huntington gibi beyinle ilgili nörodejeneratif hastalıkları olanlar için Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesinde az sayıda felç hastası üzerinde yapılan küçük çaplı bir araştırmadan hiç beklenmeyen, çok moral verici sonuçlar geldi.


Öncelikle felç nedir? Beynin bir bölümüne yetersiz kan gitmesi sonucu beyin hücrelerinin bir kısmı ölünce felç gerçekleşiyor. Felcin sebebi iskemik (genelde pıhtı gibi bir nedenle kan akışının engellenmesi) veya hemorajik (kanamaya bağlı) olabilir. Hemorajik, yani kanamaya bağlı olarak gelişen felç bir travma, kaza sonucu oluşuyor. Felç geçirilince, beynin hangi bölgesi veya bölgelerinin etkilendiğine, felcin şiddetine bağlı olarak duyusal, fiziksel, zihinsel, duygusal sorunlar arasından kişiye özgü bir tablo çıkıyor ortaya.  Bilinç kaybı, duyusal, motor kayıplar yaşanabiliyor. Görme, işitme kaybı, konuşmanın bozulması veya yürüyüşte sekel kalması gibi… Felç genellikle vücudun bir tarafını etkiliyor. Mesela bir kolda, bacakta güç kaybı ya da kolun, bacağın hiç tutmaması felçte rastlanan sonuçlardan. Daha ağır sonuçlar da görülebiliyor. Koma, hatta ölüm...


Felç vakalarının %85’i iskemik, yani pıhtı gibi kan akışını engelleyen damar içi, dokusal sorunlardan kaynaklanıyormuş. İskemik beyin kanamaları için çeşitli müdahale imkanları olsa da, bu müdahalelerin kanamayı izleyen birkaç saat gibi kısa bir süre zarfında yapılması gerekiyor. Yoksa geç kalınmış oluyor.


Şimdiye dek, felcin üzerinden altı ay geçtiğinde, kısmen ya da tamamen geri dönmemiş kayıplar (duyu kayıpları, hareket kabiliyetindeki kayıplar gibi) daimi sayılıyor, beynin ilgili bölgelerindeki hücrelerin öldüğü, kayıpların kendiliğinden veya tıbbi müdahaleyle hafiflemeyeceği, kalıcı olduğu düşünülüyordu. Eğer herhangi bir tedavi yapılmaktaysa sona erdiriliyor, hasta kalan arazlarıyla yaşamaya mahkum kabul ediliyordu. Yazımıza konu olan, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir grup araştırmacının yürüttüğü çalışmada seçilen deneklerin, geçirdikleri ilk ve tek (iskemik) felcin üzerinden 6 ay - 3 yıl arasında bir süre geçmiş olmasının istenmesinin bir sebebi bu kabul. Sakatlıkları sabit kabul edilen, iyileşme olasılığı kalmamış hastaların seçilmesi amaçlanmış.


Olaylar şöyle gelişmiş : Araştırma 18 denek üzerinde yapılıyor. Hastaların kafataslarında açılan çok ince deliklerden felçli bölgelere, daha önce iki yetişkin donörden alınmış olan kök hücreler zerkediliyor. İşlem hafif anestezi altında, deneklerin başları sabitlenerek yapılmış.


Daha önceki, hakkında haberler okuduğumuz kök hücre tretmanlarında olduğu gibi deneklerin bağışıklık sistemleri baskılanmamış (neden gerek görülmemiş veya öncesinde neden gerek görülüyordu bilmiyorum, merak ediyorum). Denekler işlemden sonra, ertesi gün  hastaneden çıkabilmişler.


Ne umulmuş (daha doğrusu ne hiç umulmuyormuş), ne bulunmuş?


Araştırmanın amacı yapılan işlemin güvenli olup olmadığını anlamakmış. Bu açıdan, deneklerin hiçbirinde önemli bir sorun yaşanmamış. Çoğunlukta kusma ve geçici başağrısı görülmüş. Sıkıntılar kök hücrelerden değil, daha çok işlem sırasında işlemin kesinliğini sağlayabilmek amacıyla hastaların başlarının sabitlenmesi için uygulanan önlemlerden kaynaklanmış. Tek bir hastada oluşan ödem de çözülmüş.


Şaşırtcı olan - en başta çalışmayı yürütenleri hayrete sürükleyen - 18 hastanin büyük kısmında 24 saat içinde daha önce geri dönüşü olmadığı kabul edilen, felç sonucu oluşmuş bazı sekellerin kısmen veya tamamen düzelmiş olması! Çalışmadan sonra 1, 6 ve 12. aylarda katılımcıların durumları incelenmiş; konuşma, görme, hareket kabiliyeti gibi alanlarda klinik açıdan kesinlikle kaydadeğer gelişmeler görülmüş.


Beyin içine enjekte edilen kök hücreler kısa sürede öldüğü halde sağlanan iyileşmeler işlemden 1 - 2 yıl sonra bile sürekliliğini koruyor. Bu çalışmanın sonucunda önceden kabul gören çok şey sorgulanır hale gelmiş durumda. Şaşırtıcı bir başka konu da, bekleneceğinin aksine sağlanan iyileşmenin hastanın yaşından, felçli olarak geçirilen süreden bağımsız olduğunun gözlenmesi. Yetmiş küsur yaşında, tekerlekli sandalyeye bağımlı bir kadın hasta prosedürden sonra yardımsız yürüyebiliyor! (video’yu bulucam, şimdilik aşağıdaki video’nun sonlarında prosedür sonrasında bacağını kaldırabilen hanımı izleyin.)


Sağ kolu beş sene önce geçirdiği felç sonrasında hiç işlemeyen, sağ bacağı az işleyen Sonia Olea Coontz’a ne demeli? İnternetteki video’da görüleceği gibi sağ kolunu rahatça oynatıyor. Daha önce sağ kolunun “ölü gibi” olduğunu, işlemden sonra sağ kolu ve bacağının “uyandığını” ifade ediyor.

https://www.youtube.com/watch?v=VGuBMroX7c8



İşlemin nasıl olup da işe yarayabildiği şimdilik tam bir muamma. Acaba iyileşmeyi gerçekleştiren bizzat kök hücrelerin kendisi mi? O kadar kısa süre içinde böyle birşey olmuş olabilir mi? Yoksa, bir teoriye göre, kök hücreler beynin kendisini yenidoğan beyni olarak algılayıp yeni sinir ağları yaratmasına mı yol açıyor?


Çalışmayı yöneten, 18 işlemden 12’sini gerçekleştiren Dr. Steinberg’ün  sözlerini alıntılıyorum : “Bu yalnızca felç sonrasında gerçekleşenler konusundaki algımızı değil, travmatik beyin hasarı ve hatta nörodejeneratif rahatsızlıklarından sonra olanlar hakkındaki düşüncelerimizi de kökten değiştirecek. … Eğer hasar gören beyin devrelerini nasıl tekrar başlatacağımızı anlayabilirsek, tüm sonucu değiştirebiliriz.”  ve “ Bu beyin devrelerinin öldüğünü sanıyorduk. Öyle olmadığını öğrendik.”


Steinberg işlemin sadece felç veya beyin travmasının değerlendirilmesinde değil, MS, ALS, Huntington gibi nörodejeneratif hastalıkların değerlendirilmesinde çığır açacağını söylüyor. Çalışma Stroke dergisinde yayınlanmış. Şimdilik bu çalışmada elde edilen sonuçların tekrarlanabilir olup olmadığını görmek için aynı ekip daha geniş ölçekli (153 deneğin katılacağı) bir araştırma planlıyor. Bilgi almak için aşağıdaki adres kullanılabilir :


Bu küçük çalışma başka birçok çalışmanın kapısını açacak potansiyele sahip. Araştırmanın arkası hızla gelir ve uygulama çok geçmeden nörodejeneratif hastalıkların tedavisi için kullanılır umarım. Umutla beklerken beslenmemizi ve egzersizi boşlamayalım yine de :)




Kaynaklar :






www. wikipedia.org  “stroke”, “ischemia” başlıkları


Video’lar :