Yasal Uyarı

Yasal Uyarı
Bu sitede yayınlanan bilgi ve referanslar hiçbir surette doktor tavsiyesi yerine geçmez. Tüm sağlık problemlerinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Doktora başvurmadan kesinlikle ilaç veya başka tedavi yöntemleri kullanılmamalıdır.

Kaynak gösterilerek paylaşılan ve verilen bağlantılar (link'ler) ile ulaşılan bilgilerden kaynak sahibi sorumludur.
Sitede yer alan bilgilerin Multipl Skleroz ve diğer hastalıklar konusunda genel kabul gören tıp literatürüne uygun olduğuna dair bir iddiam yok. Bir MS hastası olarak denediğim, kısmen fayda gördüğümü düşündüğüm yardımcı tedavilerle ilgili bilgi paylaşıyorum. Dolayısıyla, her hasta benim gibi kendi sağlığı için yaptığı seçim ve uygulamalardan sorumludur.


29 Kasım 2011 Salı

Temizlik : Arap sabununa dönüş

Hastalığımızın ilerlemesi, kötü bir sürprizle ortaya çıkması zaman aldı. Yanlış beslenme, solunum ve cilt yoluyla maruz kaldığımız zararlı maddeler içinde bulunduğumuz durumun oluşmasında rol oynadı.

Beslenmemizi değiştirerek, temizlik yapıyoruz diye evimizi, çamaşırlarımızı zararlı kimyasallarla dezenfekte (!) etmekten kaçınarak maalesef bu süreci birden tersine döndüremeyiz. Bu konular üzerinde durmamın sebebi daha çok çocuklarımız. Onları bizim etkilendiğimiz bazı çevresel faktörlerden elimizden geldiği kadar uzak tutmaya çalışabiliriz. Kendimiz için, bundan sonra uğrayacağımız zararı azaltmayı, diğer majör hastalıklardan korunmayı umabiliriz.

Buğday derneğinin sayfasında, temizlik maddeleriyle kendimizi zehirlemememiz için güzel önerilerde bulunmuşlar. Temizlik kokusu sandığımız şeyi içimize çektiğimizde birçok zararlı kimyasalı da solumuş oluyoruz.

http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=115

16 Kasım 2011 Çarşamba

Organik Pazarları Es Geçmeyin


 
Ankara'nın ikinci organik pazarının Ümitköy'de açılması vesilesiyle yazıyorum.

MS'in sebebi bilinmiyor. Genetik yatkınlık, virüsler, damar yetmezliği, aşılar, çevresel faktörlerle ilgili teoriler sıralanıyor. MS'e sebep olan, atakları tetikleyen faktörler hastadan hastaya değişiyor olabilir. Gözardı edemeyeceğimiz bir gerçek hastalığın tarihinin sanayileşmeyle, modern yaşama geçişle başlaması. Hastalığın ülkelere göre dağılımı, hastalığın az görüldüğü ülkelerden hastalığın sık görüldüğü ülkelere göç eden farklı etnisiteden insanlarda MS görülme sıklığının göç edilen ülkede MS görülme sıklığına yaklaşması çevresel faktörlerin ağırlığını vurguluyor. Yani güneşten yararlanma (vücudun D vitamini sentezlemesi buna bağlı) süresiyle beraber çevresel kirlilik, beslenme biçimi...

Yediğimiz sebze-meyveler hormonlar, tarım ilaçları, kirlenen su kaynakları sebebiyle sağlığımıza tehdit oluşturuyor. Pazar alışverişimizi mümkünse organik pazarlardan yaparak bu tehdidi bir nebze savuşturabiliriz. Organik pazarlarda satılan ürünler hiçbir aşamada kimyasal müdahaleye maruz kalmıyor, denetleniyor ve sertifikalandırılıyor.

Ankara 'daki organik pazarlar
(pazar günleri)
Ayrancı : Aşağı Ayrancı'da, eski sosyete pazarının yerinde
Ümitköy : Ahmet Taner Kışlalı Mah. 2894-2898 Sokak arası Çayyolu

İstanbul'daki organik pazarlar
Kadıköy Belediyesi Organik Halk Pazarı : Çarşamba - Selamiçeşme Özgürlük Parkı
Maltepe Belediyesi Organik Halk Pazarı : Pazar - Altayçeşme Belediye Hizmet Alanı
Zeytinburnu Organik Halk Pazarı : Cumartesi - Topkapı'da Merkezefendi Camii yanı
Şişli %100 Ekolojik Pazar : Cumartesi - Şişli Feriköy
Bakırköy %100 Ekolojik Pazar : Cuma - Airport Outlet Center Otoparkı
Beylikdüzü %100 Ekolojik Pazar : Cumartesi - Beylikdüzü
Kartal %100 Ekolojik Pazar : Pazar - Kartal tren istasyonu yakını
İzmir
Cuma - Bostanlı pazaryeri

Samsun'da, Konya - Meram'da, Antalya'da organik pazarlar olduğunu okudum. Organik pazar sayısı artıyor, bulunduğunuz ilde var mı araştırın. Bazı büyük marketlerde de organik ürün standları oluyor. Ayrıca ekolojik ürünler satan dükkanlar da çoğalıyor. Bu dükkanlar bazı günler sebze, meyve, hatta organik tavuk eti bile getiriyorlar.
Mümkün olduğunca sertifikalı ekolojik gıdaları tüketelim.

Ayrıntılı bilgi için:

8 Ekim 2011 Cumartesi

Pycnogenol

Pycnogenol bir süper antioksidan. Güney Fransa'da yetişen bir çam ağacı türünün kabuğundan elde ediliyor.

Birçok enflamatuar ve nörodejeneratif hastalıkta serbest radikallerin (reaktif oksijen moleküllerinin) rolü giderek daha cok vurgulanıyor. Pycnogenol, muhtemelen oksidatif stresi azaltarak (vücuttaki antioksidan-serbest radikal dengesini kurmaya yardım ederek) ve damar yapısına faydalı, damar genişletici özelliği sebebiyle MS`te semptomların hafiflemesinde etkili olabiliyor.
Pycnogenol`ü kısa süredir deniyorum (sabah ve akşam öğünleriyle günde iki kez 2x50mg, toplam 200 mg). Enerji seviyemde artış hissediyorum. Denge, dolayısıyla yürüyüşümde de küçük ama gözlenebilir bir iyileşme var. Bunlar, bulduğum kaynaklarda MS'te gözlenen faydalarla örtüşüyor. Pycnogenol'ün iyi tolere edilen, yan etkisi olmayan bir madde olduğu söyleniyor.
http://newhope360.com/pycnogenol-barking-right-tree

Bilinen vitamin markalarında Pycnogenol bulunuyor.
Pycnogenol'ün MS'teki faydası üzerine bir araştırma için :
http://www.msrc.co.uk/index.cfm/fuseaction/show/pageid/801

Not : Pycnogenol'u denerseniz, 10-30 gün sonra farkettiğiniz değişiklikleri (pozitif, nötr, negatif) yorumlarda belirtirseniz çok sevinirim. Diğer ziyaretçiler için de faydası olur.

Pycnogenol deneyenlerin deneyimlerini paylaştığı bir forum : http://www.thisisms.com/forum/post177170.html?hilit=pycnogenol#p177170 

18 Ağustos 2011 Perşembe

LDN nasıl hazırlanır


LDN'den 23 haziran tarihli yazımda bahsetmiştim. Bağışıklık sistemini düzenleyerek MS'in gidişatını hafifletebilen, yan etkisi olmayan bir ilaç. Vücudun daha fazla endorfin salgılamasını sağlıyor. Bağışıklık sistemini baskılamadığı için diğer hastalıklardan korunmamıza engel oluşturmuyor.. LDN'nin işe yaradığı durumlar için :


Etken maddesi naltrexone olan ve aslında bağımlılık tedavisinde kullanılan bu ilaç, dozu düşürülerek kullanılınca birçok hastalıkta pozitif etki gösteriyor. Bunun için tedaviye "düşük doz naltrexone" (Low Dose Naltrexone) tedavisi deniyor.

LDN'nin MS hastaları tarafından yaygın bir şekilde kullanıldığı ülkelerde (Amerika, İngiltere vs.) ilacı tüketilebilecek formatta hazırlayan eczaneler bulunuyormuş. Belki Türkiye'de de bulunur yavaş yavaş. Kendi kendinize evde LDN hazırlamak çok kolay ve zahmetsiz. Size bu konuda çeviri bir doküman aktarmak istiyordum. Galiba kendi metodumu anlatırsam daha kestirme olacak.

Gerekenler

- 50mg naltrexone içeren haplardan oluşan ve normal dozu  bağımlılık tedavisi için kullanılan ilaç (Türkiye'de Ethylex - maalesef uzun süredir bulunmuyor - , Yunanistan ve Bulgaristan'da Nalorex, Almanya'da Dependex ... adıyla satılır.)
Son kullanma tarihine dikkat edin, çünkü bir kutu altı aydan fazla kullanılıyor.
- Bir adet şırınga (iğnesi kullanılmayacak, sadece alınan dozu ölçmek için kullanılıyor)
- Bir ölçü kabı
- İlacı buzdolabında saklamak için bir kap (kapaklı bir kavanoz olabilir)
Nasıl hazırlanıyor
- En önemli nokta : İlacı kesinlikle normal dozunda (50 mg) almayın. 4,5 mg'ın üzerinde naltrexone beklediğimiz etkiyi yaratmayacaktır.
- LDN gece uyku saatinde, özellikle 21:30'dan sonra alınmalı. Vücut endorfin üretiminin çoğunu saat 2:00 ile 4:00 arasında yaparmış. Biz en geç geceyarısı düşük doz naltrexone alarak vücudu daha fazla endorfin üretmeye sevk ediyoruz.
- Hazırlanan solüsyon buzdolabında saklanmalı ve kabın dibindeki 1/4'lik bölümü atılmalı. Her kullanımdan önce çalkalansa da dipte tortu birikiyor, yüksek doz almamak için bu gerekli...
- Saklama kabına 200 ml içme suyu doldurulur. 1 adet hapı ikiye kırıp, hapın tamamını suya atıyoruz. Biraz buzdolabında beklettikten sonra çalkalayınca ilaç kolayca çözünüyor. Solüsyon hazır. Mililitrede 0,25 mg naltrexone çözünmüş halde bulunuyor. Hesabımızı buna göre yapacağız. Dozu yavaş yavaş artıracağız.
- İlk hafta her gece 1,5 mg naltrexone almak gerektiği için ( 0,25 x 6ml = 1,5 ) 6 ml solüsyon şırıngayla çekilip biraz suya veya meyvesuyuna katılarak içilir.
- İkinci hafta her gece 2 mg naltrexone alınıyor. 8 ml solüsyona biraz daha su eklenip içilir.
- Üçüncü hafta 2,5 mg alınıyor. 10 ml solüsyonu az suyla karıştırıp içiyoruz.
- Dördüncü hafta 3 mg naltrexone alınıyor. Yani 12 ml solüsyon suyla karıştırılıp içiliyor. MS hastaları 3mg'da kalabilir. İsterseniz 2 hafta böyle devam edin; bir fark göremezseniz dozu artırabilirsiniz. Belki 4 ya da 4,5 mg size uyan dozdur. Ama daha yukarı çıkmayın.
- 6. hafta 14 ml (3,5 mg),
- 7.hafta 16 ml (4 mg) alınıyor.
- 8. hafta 18 ml - yani 4,5 mg naltrexone'a ulaşılır ve ara vermeksizin böyle devam edilir.

Umarım faydasını görürsünüz. Özellikle başka (bağışıklık sistemi baskılayıcı) bir MS ilacı kullanıyorsanız nöroloğunuzla LDN konusunu konuşmalısınız. LDN'nin etki mekanizması standart MS ilaçlarından farklıdır. Doktorunuza LDN konusunda biraz bilgi sahibi olarak ve biraz dokümanla gitmekte fayda var. Denemeye kesinlikle değer, kullanımı kolay bir ilaç. Nöroloğunuz LDN konusunda yeterli araştırma olmadığını söyleyerek sizi desteklemeyebilir. Fakat zaman aleyhimize işlerken, bize yararlı olma potansiyeli taşıyan çözümleri araştırma ve deneme hakkımız var. Hastalığı çeken biziz ve yakınlarımız.

Denemeyi düşünürseniz ertelemeyin. İlacı aile hekiminize, herhangi bir doktora (çünkü beyaz reçeteli), zorlanırsanız bir psikiyatra yazdırın. (doktorunuza pubmed'de LDN'nin bağışıklık sistemi hastalıkları üzerindeki başarısını gösteren araştırmalar olduğunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz.) 

Reçetenin üzerine ilacın bedelini sizin ödeyeceğinizi, herhangi bir hak iddiasında bulunmayacağınızı yazarsanız TEB (eczacılar birliği) ilacı kısa zamanda adresinize gönderiyor. Aşağıdaki bağlantıda İLAÇ BEDELİNİ KENDİLERİ ÖDEYECEK HASTALAR İÇİN başlığına bakın. Orada gereken belgeler var. TEB'e fakslamanız yeterli.

http://www.teb.org.tr/content/1/yurt-d%C4%B1%C5%9F%C4%B1ndan-%C4%B0la%C3%A7-temini

Ertelemeyin. Honest Medicine (dürüst tıp, Julia Shopick) kitabında ilacın düşük dozda kullanıldığı zaman MS hastaları üzerindeki etkisini keşfeden Dr. Bihari'nin bir beyanını okudum. Dr. Bihari tedavinin başarı oranı sorulduğunda 'MS hastalarının %98-99'unda hastalığın ilerlemesini durdurduğunu' söylüyor. Denemeye kesinlikle değer.

http://www.lowdosenaltrexone.org/ldn_and_ms.htm

Sorunuz olursa memnuniyetle cevaplarım; adresim msalternatif@gmail.com .



Kaynaklar :

Honest Medicine    Julia Shopick
http://www.msrc.co.uk/index.cfm/fuseaction/show/pageid/1306
http://www.lowdosenaltrexone.org/ldn_trials.htm




















28 Temmuz 2011 Perşembe

Vitaminler vs. ve Yardımcı Yöntemler

Merhaba, blog'u kalabalıklaştırıp önemli konuları arka planda bırakmak istemiyorum. Bizim için halihazırda en etkili alternatif/yardımcı tedavi seçenekleri düzenli olarak LDN kullanmak, HBOT (Hiperbarik Oksijen tedavisi) ve su orucu.
Hastalığa şöyle bir kombo saldırı yapabiliriz : önce illa ki LDN, vakit kaybetmeden HBOT ve kendinizi zorlamadan, zaman zaman su orucu. Engellilik düzeyi arttıkça herhangi bir tedaviden cevap alma şansı düşüyor. Genç hastalar hastalığın ilerlemesini beklememeli.

Besin Destekleri

MS'te hastalığın seyrini hafiflettiği söylenen çeşitli vitaminler, mineraller, baharatlar, besinler var. Hakkında bilgi sahibi olduğum, bence önemli birkaçını sıralamak istiyorum :
- D vitamini : bizim için çok önemli. Ekvatordan uzaklaştıkça MS görülme sıklığının artması, MS'in en çok az güneş gören kuzey ülkelerinde görülmesi bu vitaminin önemini anlatıyor. Modern yaşam bizi ev ve ofislere, hep iç mekanlara sıkıştırmış durumda. Çoğu MS'lide D vitamini eksikliği var. Laboratuarda 25-OH vitamin D testiyle kanınızdaki D vitamini düzeyini ölçtürebilirsiniz. Kullanmanız gereken D vitamini, hayvansal kaynaklı (cholecarciferol) D3 vitamini. Yurtdışından getirtme imkanınız varsa ( kendiniz ısmarlamayın, artık gümrüğe takılıyor maalesef) sıvı veya kapsül olarak temin edip, D vit. seviyenize göre kullanabilirsiniz. Eczanelerde bebekler için satılan sıvı Dvit 3 de var. Çorbalara, meyvesuyuna katarak kullanılabilir.
- B12 : güçlü bir kan-beyin duvarı (blood brain barrier) için gerekli bir vitamin. Bu duvarı normalde geçmemesi gereken T lenfositlerin sinir kılıflarına saldırısı söz konusu bizim durumumuzda. Özellikle vejetaryen/vegan iseniz kanınızdaki B12 düzeyini ölçtürmekte, düşükse yükseltmekte fayda var. B12 sadece hayvansal gıdalarda ve yosunlarda bulunuyor. Yosun hapı almak pek cazip değil. Klorella ve spirulina hapları çok fazla demir içeriyor.
Kuzu eti, yumurta, organik tavuk B12 almak için tüketebileceğimiz gıdalar.
http://www.howweheal.com/vitaminb12.htm

- Balık yağı : doğal bir antienflamatuar. Günlük olarak alınabilir. Balık yerken beslenme zincirinin üstünde yeralan, bu sebeple vücutlarında daha çok ağır metal biriktirmiş olan balıklardan ve midye gibi suyu süzerek beslenen canlılardan uzak durmalıyız. Balıkyağı hapı kullanırsanız, günde 1 - 4 gr alınabilir. Fakat cod liver oil gibi balık karaciğerinden elde edilen yağlardan toksisite yüzünden uzak durulmalı. Güvenilir markaların iyi filtre edilmiş yağları kullanılmalı.
- ALA (alpha lipoic acid) güçlü bir antioksidan. MS'te etkinliğiyle ilgili çalışmalar yapılıyor.

- Pycnogenol : bu da güçlü bir antioksidan.  MS'te ve birçok hastalıkta serbest radikallerin rolü olduğu için antioksidan desteği almak iyi bir fikir. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/20120717
- Zerdeçal, semizotu, sarımsak, ginseng

- Magnezyum, çinko
- Kara üzüm (kurusu tüketilecekse çekirdekli üzüm tercih edilmeli), yabanmersini (billberry), blueberry (Amerika kökenli bir yemiş, bizim organik pazarlarda da bulunuyor artık) kan-beyin bariyerini güçlendirdiği söylenen meyveler
- sandığımızın aksine kolesterolümüzün çok düşük olması iyi değil. Bu, damarları zayıflatabilecek bir faktör. Doymamış yağlardan yeterince tüketmeliyiz. Balıkyağı, tuzsuz kuruyemişlerin yağları (ceviz, fındık, kabakçekirdeği, ayçekirdeği vs.) faydalı yağlar.
- Ayrıca, multivitaminler ve kan ilaçlarıyla gereksiz demir yüklenmekten kaçınmalıyız. Fazla demir beyin için zararlı. Ağır Metaller başlıklı yazımda daha detaylı bilgi var.

Yardımcı Yöntemler

Bizi rahatlatacak, stresten kurtulmamızı sağlayacak yöntemler ... İlk aklıma gelen yoga... Kas ve sinir fonksiyonlarının güçlenmesi yoganın bir yararı, diğeri sinirleri yatıştırma, insanı rahatlatma özelliği. Rekabet, kendini zorlama ve başkalarıyla kıyaslama yoga felsefesinde yok. Yapabildiğimiz kadar... Tercihen MS'i bilen, MS'li hastalarla çalışmış iyi bir hocadan ders almalısınız. O gerektiğinde hareketleri sizin hareket kabiliyetinize göre basitleştirir ya da sizin için zor olmayan duruşları seçer. Yoga yapmış olanlar ve kendini bu yeni duruma adapte etmek isteyenler de MS hastalarına yönelik hazırlanmış yoga DVD'lerinden yararlanabilir. Size uygun hareketlerden oluşan kısa seanslar yapabilirsiniz evde. Yoga yaparken zihin dinlenir.

Tai Chi de rahatlatıcı hareket dizilerinden oluşan farklı bir sistem. Ayakta çok yorulmuyorsanız deneyebilirsiniz. Bunun için de iyi bir hoca bulmalı.
Hangi egzersizi yaparsak yapalım önemli olan kendimizi yormamak, hırpalamamak. Egzersiz yaparken vücut ısımızı fazla yükseltmemeye ve yeterli su tüketmeye de dikkat etmeliyiz.
Meditasyon, doğada vakit geçirmek, yüzmek , zihnimizi MS'ten, problemlerden uzaklaştıracak rahatlatıcı uğraşlar da listemizde yeralabilir. 
Refleksoloji ve masajın da faydasını görebilirsiniz. Masajın da çok ısıtıcı olmamasına dikkat etmek gerekiyor.
Başka yöntem ve tamamlayıcı besinlerden haberdar oldukça bu sayfayı güncellerim.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

HBOT - Hiperbarik Oksijen Terapisi

Önemli not : Hiperbarik Oksijen Terapisi kesinlikle ozon tedavisi değildir ve girişimsel bir tedavi değildir. Hiperbarik Oksijen Tedavisi 1,5 veya 2,5 atmosfer basınç altında (özel basınç odasında) maskeyle saf oksijen solumaktır ve 80'li yıllardan beri (otuz yıldan fazladır) MS'te uygulanan bir tedavi yöntemidir. Ozon terapisi hakkında bir bilgim yok. HBOT ile ilgilenirseniz bulunduğunuz ilde Hiperbarik Oksijen Merkezi bulunup bulunmadığını araştırın.

Hiperbarik oksijen terapisinin MS tedavisinde kullanılması 70'lerin sonlarında Dr. Richard A. Neubauer tarafından gündeme getirildi. Neubauer, hiperbarik oksijen terapisinin MS için tam bir tedavi sağlamadığının farkındaydı; fakat HBOT MS hastalarına belirtiler açısından rahatlama getirebiliyor ve hastalığın ilerleme hızını düşürüp bir kısım hastada ilerlemeyi durdurabiliyordu. HBO terapisinin pozitif etkilerini Dr.Neubauer sayesinde öğrenen ve kendisi de MS hastalarını HBOT ile tedavi etmeye başlayan Dr.Maxfield, MS'li hastalarla yıllar içerisinde edindiği tecrübeyi özetlerken başarı (sonuç alan hasta) oranını %80'den yüksek olarak değerlendiriyor. Mesane kontrolü, güç ve hareket kabiliyetinde artış ağırlıklı olarak tedavide alınan pozitif sonuçlar. http://www.jpands.org/vol10no4/maxfield.pdf

HBO tedavisi normal atmosferik basıncın (deniz seviyesinde 1 atm) üstünde bir basınç altında çok yoğun oksijen solumaktan ibarettir. Deniz seviyesinde, atmosferdeki oksijen oranı %21. HBO tedavisi sırasında basınç ve soluduğumuz  yoğun oksijen sayesinde kanda taşınan oksijen miktarı artar; normalde kan dolaşımıyla oksijenin ulaşamadığı bölgelere bile oksijen ulaşır (lenf, plazma vs. aracılığıyla). Böylece organlar, dokular bol oksijene kavuşur.  MS'te daha fazla sinir hücresi kaybının önüne geçilebilir ve hastalığın ilerlemesi durdurulabilir. Tabii tek bir kürle yetinmeyip tedaviyi periyodik olarak tekrarlamak çok önemli.

MS hastaları için önemli diğer nokta, 2 atm mutlak basıncın üzerinde tedavi görmemek. İdeal olan 0,5 atm relatif (yani 1,5 atm mutlak) basınç altında tedavi görmek. Eğer başvurduğunuz HBOT merkezi daha önce MS'li hasta tedavi etmemişse, merkezin doktoruyla durumunuzu görüşüp, diğer nöroloji hastaları ve otizm hastası çocuklar gibi 1,5 atm'de tedavi görmek istediğinizi mutlaka söyleyin. Bunu söylemekle beraber, HBOT ile gördüğüm faydayı 2,5 atm basınç altında birkaç seanstan sonra gördüğümü de aktarmalıyım.

Dikkat edilecek bir konu daha var : tedaviden önce mutlaka birşeyler yemiş olmak. HBO tedavisi sırasında glukoz metabolizmasında oluşan değişim hipoglisemiye sebep olabilir. Tedavi sırasında kan şekerimizin düşmemesi için tedbir almalıyız. İnsülin tedavisi görenler hipoglisemi konusunda daha fazla risk altındalar.

Tedavinin ilk seanslarında basınç dengelemede yaşanan güçlük sonucu kulak zarlarında rahatsızlık hissedilebilir. HBOT merkezinde basınç dengelemeyi öğreneceğiniz için ve düşük bir ek basınca (relatif 0,5 atm) maruz kalacağınız için bu ciddi bir sorun değil. Arada sırada su içerek, sakız çiğneyerek ve esneyerek de kulaklarınızı rahatlatabilirsiniz. Hoşuma giden bir yöntem başlangıçta basınç artarken goji berry yemek. Goji berry hem yutkunarak kulaklarınızı rahatlatmanızı sağlar, hem de antioksidandır. Doğal ürünler satan dükkanlarda bulabilirsiniz.

HBO terapisinin faydalı olduğu çok çeşitli hastalıklardan bazıları :
Otizm, diyabet, fibromiyalji, MS, lyme, HIV/AIDS, migren, romatoid artrit, lupus, spor yaralanmaları, kırıklar ve zor iyileşen yaralar, felç, kronik yorgunluk sendromu, bazı kalp hastalıkları, akut ve kronik kansızlık, Crohn hastalığı, kolit ve gastrointestinal sistemin ülserleri, gazlı kangren, vurgun (dekompresyon hastalığı), gaz zehirlenmesi.. http://drcranton.com/hbo/conditions_treated.htm

MS'te HBO tedavisine hastalığın erken aşamalarında veya düşük Kurtzke skoruyla (EDSS - engellilik düzeyini belirtir) başlayan hastalar daha fazla fayda görür. İlk kürün kaç seans olması gerektiğine dair yeterli araştırma yok. İlk kür 10 ya da 20 seans yapılabilir; sonrasında haftada bir kez veya yılda birkaç uzunca kürle tedavi desteklenmelidir. On-ondört yıl boyunca periyodik olarak HBOT'a devam eden (genellikle haftada bir seans tercih edilir) hastalar arasında yapılan bir araştırmaya göre :

(http://www.drcranton.com/hbo/HBO_MS_UK.htm)
DURUMRRMS - Ataklı tipSPMS - Kronik sekonder (ikincil) ilerleyen tip
Hasta sayısı112259
İyileşme gören14 = 13%12 = 5%
Değişmeyen - stabilize olan23 = 21%31 = 12%
Toplam olarak kötüleşme yaşamayan37 = 33%43 = 17%
Ortalama tedavi sayısı338257

HBO terapisi Avrupa'da birçok ülkede uzun zamandır MS tedavisinin etkili bir parçası olarak kabul ediliyor. İngiltere'de sadece MS hastalarına hizmet veren 60'ın üzerinde HBOT merkezi bulunuyor. Sigorta şirketleri MS'te HBOT masraflarını üstleniyor. Durum Avrupa'da böyleyken Amerika'da değil.

Türkiye'de de birçok farklı alanda HBOT yardımcı tedavi olarak başvurulan bir yöntemken, MS'te henüz değil. Bu konuda biz hastalara iş düşüyor : talepkar olmamız, nörologlara bu yardımcı tedaviyi denemek istediğimizi söylememiz ve sigorta sisteminde HBOT'un MS için kabul gören bir tedavi olması için uğraşmamız gerekiyor.

HBOT denemeye değer, MS'e tam bir çare olmamakla beraber hastalığın ilerlemesini yavaşlatma, hatta durdurma potansiyeli taşıdığı için çok önemli bir tedavi yöntemi. Diğer tedavilerin yanısıra yararlanabilirsiniz.

Ankara'daki HBOT merkezleri :
Fora  http://www.ankarahiperbarik.com.tr/      (0 312) 285 58 75
Hiper - B  http://hiper-b.com.tr/iletisim.html       (0312) 495 85 78

Ankara-Çubuk'ta, Numune Hastanesi Sualtı Hekimliği yönetiminde bir merkez daha var. Maalesef burada, otizm ve MS gibi SGK'nın HBOT'tan fayda görülen hastalıklar listesinde yeralmayan  hastalıklar tedavi edilmiyor.

30 Haziran 2011 Perşembe

Damar Daraltıcı ve Genişleticiler

CCSVI (kronik serebrospinal venöz yetmezlik) konusunu incelediniz mi? 5-6 yıl önce Dr.Zamboni tarafından MS'li insanların çoğunda, beyin ve omurilikteki kirli kanı kalbe taşıyan venlerde daralmalar görüldüğü bulundu. Bu damarlara yapılan balon anjiyoplasti sonucu MS belirtilerinde azalma gören hasta oranı %70.  CCSVI'da damar yapısı bozuluyor; yoksa damarı daraltan yağ plakları değil.

Damar yetmezliği MS'in sebeplerinden mi, yoksa sonuçlarından mı zaman içinde açıklığa kavuşacak.

CCSVI teşhisi almamış olsanız da, sözkonusu damarlarda az ya da çok daralma olduğunu varsaymanın ve damar sağlığınızı korumak için dikkatli olmanın zararı yok. Özellikle damar daraltıcı etkisi olan faktörlerden uzak durulmalı.

Ek (18 haziran 2013 ) : CCSVI anjiyoplastiden önce, damar sağlığınız için düzenli egzersiz yapmayı, kafeinle sigaradan uzak durmayı ve balıkyağı almayı öneriyorum. Anjiyoplasti ehil ellerde ve yeterli teknolojik imkanlarla yapıldığında pek risk taşımaz; yine de ... Damar sağlığı için egzersiz ve balıkyağı önerisi bir doğal sağlık uzmanından geldi.
 
Wikipedia'daki "vasoconstriction" ve "vasodilation" başlıklarında epeyce bilgi var. Bu maddelerden yararlanarak aşağıdaki listeleri oluşturdum.

Damar Daraltıcılar (vasoconstrictors)

Kronik sereprospinal venöz yetmezlikte sebebi meçhul bir şekilde damar yapısı bozulur ve damarlar yer yer daralır. Bu durumda beyin ve omurilikten düzgün drenaj sağlanamaz, daralmanın hemen üstünde göllenmeler oluşur. Hatta bazı durumlarda reflü oluşur. Beyin, venler yoluyla kendisini terkeden kan ile atardamarlarla kendisine taşınan temiz kan miktarını dengelemek zorundadır. Bu yüzden venlerin bozulması, beyne az temiz kan taşınmasına da sebep olur.

Şimdi içsel ve dışsal damar daraltıcılara bakalım.

Dışsal Damar Daraltıcılar
* Kafein : Kahve içme alışkanlığından vazgeçmek iyi olur, kafein güçlü bir damar daraltıcı.
* Sigara : Bu konuda da zararlı...
* Uyarıcılar
* Antihistaminler : Alerji ilaçlarına dikkat!
* Aşırı soğuk : Soğuk, damar daraltıcı bir faktördür. Serin ortamda olmak bize iyi gelir, ama aşırı soğuktan uzak duralım.
* Dalış : 2 atmosferin üzerinde basınç bizim için zararlı.
* Üflemeli çalgı çalmak
Bazı ilaç ve maddeleri içeren daha geniş bir liste için :
http://en.wikipedia.org/wiki/Vasoconstrictor


İçsel Damar Daraltıcılar (bazı hormonlar)
* kortizol   (stres, öfkelenmek bize iyi gelmiyor)
* adrenalin 

Damar Genişleticiler (vasodilators)
* Niacin (B3 - sadece nikotinik asit formunda) : hayvansal gıdalar, avokado, mantar, brokoli, havuç, baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, domates ve ceviz gibi yağlı tohumlar hep B3 vitamini bulunduran besinler. Çeşitli beslenirsek yeterli miktarda almış oluruz.
* Heparin
* Histamin
* Kas çalışması
* Kızılötesi ışınlar
* Pycnogenol, Alpha lipoic acid
* Nitrik Oksit : vücudun üretebildiği, birçok fonksiyonun yanında damar gevşetme özelliği olan bir madde. Fazla tuz alımı, vücutta üretilen nitrik oksitten faydalanma imkanını azaltır. Bunu artırmaya çalışmayalım. beslenmebulteni.com'da MS hastalarının NO üretiminin fazla olduğunu okudum. Bunu araştırmalıyım.

Yararlanabileceğimiz Besin Tamamlayıcılar ve Yöntemler

* Güneşlenmek : sıcağa maruz kalmadan ölçülü bir şekilde güneşlenerek güneşin yaydığı  kızılötesi ışınların damar açıcı etkisinden yararlanabiliriz. (güneşlenmek D vitamini sentezlememizi de sağlar)

* Pycnogenol : çok kuvvetli bir doğal antioksidan. Pycnogenol hakkında 8 ekim tarihli yazıya bakabilirsiniz.

* Alfa Lipoik Asit (ALA) : Güçlü bir antioksidan olması ve şelasyon sağlamasının (bkz. Ağır Metaller başlıklı yazı) yanısıra damar gevşetme özelliği de var. Yalnız, vücudunuzda ağır metal birikimi varsa ALA sakınımlı kullanılmalı; çünkü ALA'nın söktüğü ağır metaller tekrar dokulara yerleşebilir. En iyisi bu konuda deneyimli bir doktorla şelasyon yapmak.
 
 
* Gevşeme teknikleri ve hafif egzersiz : stresten uzak durmalıyız. Yoga, tai chi chuen, meditasyon gibi bizi gevşetecek yöntemleri deneyebiliriz. Gevşeme yöntemleri arasında doğada vakit geçirmek, yüzmek, hoşunuza giden aktivitelerle meşgul olmak sayılabilir.
 
 
* Kafein, sigara, tuz ve stres uzak durmamız gereken şeyler.
Şu uyarıyı da yapmalıyım : damarlar daralınca tansiyon yükselir ve damarların gevşemesi tansiyonu düşürür. Damar daraltıcı faktörlerden uzak durmak her durumda iyi; fakat düşük tansiyon sizin için tehlike arzediyorsa herhangi bir damar gevşetici kullanmadan önce doktorunuzla konuşmalısınız.

23 Haziran 2011 Perşembe

LDN - Düşük Doz Naltrexone


Türkiye'de muadili bulunan bir ilaç (50 mg naltrexone içeren tabletler) düşük dozlarda alındığında aralarında HIV/AIDS, kanser, bağışıklık sistemi hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları bulunan birçok hastalıkta yararlı olabiliyor.



(19/09/2013 not : maalesef uzun süredir naltrexone içeren Ethylex Türkiye'de bulunmuyor. İlacı nasıl elde edebiliriz,  yakında araştırıp yazacağım.)


LDN, tam bir tedavi değil, fakat önemli bir alternatif tedavi. Nasıl çalışır, ne işe yarar? Yatma vaktinde, yani gece 21:30'dan sonra alındığında (en geç geceyarısı alınmalı) vücudun daha çok endorfin salgılamasını sağlar. Endorfin, basitçe mutluluk hormonu, bağışıklık sistemini düzenler. Standart MS tedavisinde bağışıklık sistemi baskılanır. LDN farklı bir mekanizmayla işe yarar.

LDN ile tedaviyi önce HIV/AIDS hastaları üzerinde çalışırken tesadüf eseri bulmuş Dr.Bihari. 1980'lerde de MS üzerinde etkili olduğunu gözlemlemiş. Çoğu hastasında ilerlemenin durduğunu, atakların azaldığını görmüş.

Eğer yazıyı arkadaşlarla paylaşmak isterseniz kaynağın belli olması için bağlantıyı kullanmanızı isteyeceğim sizden : http://ms-alternatif-terapi.blogspot.com.tr/2011/06/ldn-dusuk-doz-naltrexone.html     Böylece tanıdıklar / arkadaşlar blog'da işe yarar başka yazılar da bulabilir.

LDN, şu anda dünyada binlerce kişinin kullandığı bir yardımcı tedavi. Ayrıca Crohn hastalığı, IBS (rahatsız barsak sendromu), Alzheimer, lupus, skleroderma, otizm LDN'nin yardımcı olduğu çok çeşitli hastalıktan birkaçı. Facebook'taki LDN Türkiye sayfası ve www.barsakforum.com LDN konusunda size fikir verebilir. Ayrıca LDN kullanıcıları tarafından kurulmuş çok sayıda yahoogroup var. http://www.thisisms.com/forum-10.html sizi LDN ile ilgili konuların enine boyuna tartışıldığı iyi bir foruma götürür.



Nöroloğunuz LDN hakkında yeterli bilimsel araştırma olmadığını söyleyebilir, haklıdır. Naltrexone'dan kimse ciddi kazançlar sağlayamaz, çünkü jenerik bir ilaç, ucuz. Araştırmaların çoğunu ilaç firmaları finanse ettiğinden biz işe yarayabilecek bir çözümden mahrum kalırız. Komplo teorisi değil, hayatın gerçeği! 


İtalya'da 40 PPMS hastasıyla yapılan küçük bir araştırmada altı aylık kullanım sonunda hastalarda spastisitenin azaldığı gözlenmiş. LDN ile ilgili yapılmış araştırmalar için :




LDN'nin MS'teki etkinliği üzerine :

LDN hazırlanmasında en kritik nokta piyasada tablet şeklinde satılan normal doz Naltrexone'un dozajının düşürülmesi. Bu nokta çok önemli çünkü doğru dozda alınmadığında LDN'nin hiçbir faydası olmayacaktır.




İlacı bir eczacıya 3 mg'lık tabletler halinde hazırlatabilirsiniz. Ya da kendi solüsyonunuzu hazırlayabilir, gece yatma saatinde şırıngayla ölçerek bir bardağa boşaltır içersiniz. Çok kolay... Önemli olan 50 mg'lık tabletler halinde satılan naltrexonu 3mg'a düşürüp öyle almak. Dozajı yavaş yavaş artırarak (ilk hafta 1,5 mg, 2. hafta 2 mg, 3. hafta 2,5 mg, 4. hafta 3mg ) yan etkilerini iyice azaltmanız mümkün. LDN'nin bazı hastalarda gözlenen geçici yan etkileri ilk günlerde canlı rüyalar görme, bazen uykusuzluk. 

Kendi solüsyonunuzu hazırlamak için :
Yakında Türkçe'ye çevireceğim. Şimdilik İngilizce. Ekleyeceğim bir iki nokta :
- Hazırlık aşamasında solüsyonu hazırlayacağınız kaba 200 ml içme suyu koyabilirsiniz. 50 mg tableti 200 ml suda eritirseniz, her dört ml suda 1 mg naltrexon erimiş olur. 3mg naltrexon almak için 3x4= 12 ml solüsyonu her gece az su ya da meyve suyu ile içmeniz gerekir.
- Tableti suya atıp 5 dakika beklemek, sonra çalkalamak solüsyonun hazır olması için yeterli
- Solüsyonu buzdolabında saklayın, kullanmadan önce çalkalayın ve dibinde kalan 1/4'ük bölümü döküp yenisini hazırlayın. Ne kadar çalkalasanız da dipte tortu oluşur, doğru dozajdan şaşmamak için.
- İlacı alırken son kullanma tarihine dikkat; çünkü bir kutu 6-7 ay yetecek ve S.K.T. geçmiş ilaç etkinliğini yitirecektir.

Sonuç olarak LDN ucuz, etkili, önemli hiçbir yan etkisi olmayan, denenmeye değer bir yardımcı tedavidir. Fanatiğiyim. Kullanmaya başlayalı üç sene olacak, bırakmayı düşünmem. LDN'den haberdar olmak bir şans, denemenizi isterim. Doğum yapan kadınların doğumdan hemen sonra kullanmaya başlamalarını öneririm. Çok düşük doz olduğu için süt vermeye engel değil ve sekel bırakması muhtemel bir doğum sonrası atağını hafif atlatmanızı, belki hiç geçirmemenizi sağlar.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Tehlike : Ağır Metaller

Çeşitli hastalıklarda (ms, otizm vs.) ağır metallerin rolünden şüpheleniliyor. Bazı insanlar vücutlarındaki ağır metalleri daha güç atıyor ya da hiç atamıyor. Ağır metaller, yediğimiz balıkla, diğer besinlerle, soluduğumuz havayla, aşılarla, eski tip dolgular yüzünden maruz kaldığımız kurşun, civa, demir gibi elementler. Demir vücudumuz için gerekli bir element; fakat eksikliği gibi fazlası da zararlı olabilir.

MS'i kısmen CCSVI (kronik serebrospinal venöz yetmezlik) ile açıklayan teoriye göre, beyinden kirli kan yeterli ve düzgün bir biçimde atılamadığı için zamanla beyinde demir birikiyor. Demir, beyne çok zararlı. Lezyonları oluşturan bir faktör demir olabilir.

Demir eksikliği yaygın bir sorun olduğu için bazen doktorlar demir desteği vermekte aceleci davranıyor, özellikle doğumdan sonra kadınlara. Farkında olmadan akdeniz anemisi taşıyıcısı olabilirsiniz; bu da hafif anemik olmanıza sebep olabilir. Kan testinizdeki (hemogram) sonuçları doktorunuzla inceleyip talassemi (akdeniz anemisi) taşıyıcısı olmadığınızdan emin olmalı ve MS hastasıysanız beyinde demir birikme olasılığından endişelendiğinizi doktorunuzla paylaşmalısınız.

http://www.blcv.org/talasemi/tasiyicilik.aspx

Multivitaminlerdeki demir miktarı da ihtiyacınızın çok üstünde olabilir. RDA (önerilen günlük miktar) birçok vitamin ve mineralde yanıltıcı olabilir. Vücudun günlük kaybı (saç ve diğer tüylerin büyümesiyle kaybedilen miktar) 1 mg imiş. Menstrüasyon yaşındaki kadınlarda kayıp daha yüksektir. Yine de ihtiyacımız demir içeren herhangi bir multivitaminin içerdiğinden daha azdır. Yediğimiz ette, birçok sebzede bize yetecek demir var. İyi demir kaynakları, her türlü et, baklagiller, koyu yeşil sebzeler, badem, kaju, tahin... (kaynaklar :  http://www.vrg.org/nutrition/iron.htm#table2, http://ods.od.nih.gov/factsheets/iron/ ve wikipedia)

Dişlerinizde amalgam dolgu varsa, bu konuda uzman bir hekime çıkarttırıp yeni malzemelerle yenilemelisiniz. Eski tip amalgam dolgular civa içeriyor ve çıkartılması da uzmanlık istiyor.

http://www.uzmanportal.com/amalgam-nedir-amalgam-dolgunun-zararlari.html/

Büyük balıklardan ve midye gibi suyu süzerek beslenen canlılardan uzak durmalıyız. Balıklar, beslenme zincirinde üst sıralara çıktıkça bedenlerinde ömür boyu biriktirdikleri ağır metal miktarı da artar.

Bünyenizde ölçülmüş bir ağır metal birikimi varsa bu konuda deneyimli bir hekimle şelatlama (chelation) terapisine girişebilirsiniz. 


Yapabileceğimiz şey mümkün olduğunca ağır metallerden uzak durmak. Bu hava kirliliğinde ister istemez kurşun soluyoruz. Acaba trafikte çok vakit geçiren bir MS hastası hafif bir gaz maskesi kullansa işe yarar mı? Sadece düşünüyorum, ama ciddi ciddi.

6 Haziran 2011 Pazartesi

Beslenme - Yaşamak için Ye

Beslenme çok önemli. Bağışıklık sistemimizin büyük kısmını barsaklarımız oluşturuyor. Barsaklarımız iyi durumda olursa biz de kendimizi daha iyi hissederiz.
Çölyak hastalığı gibi bazı hastalıklarda vücudun neye tepki verdiği biliniyor. Biz farkında olmadan bize dokunan, hatta belki hastalığımıza katkıda bulunan şeyleri yiyoruz. MS, depresyonu da beraberinde getirdiği için daha çok yiyoruz.

Diyetlerini değiştirerek MS'le başetmeye çalışan insanlar Swank diyeti, Best Bet gibi çeşitli besin gruplarını diyetten çıkarmaya dayanan yöntemler deniyorlar.

Size bir kitap önereceğim : Yaşamak için Ye. Yazarı Dr. Joel Fuhrman, önsöz Dr. Mehmet Öz. Beslenme üzerine doğru sandığımız yanlışlardan kurtulmak için... Daha doğru bir beslenme düzenine geçip kalp-damar hastalıkları, diyabet vs. hastalıklardan korunmak için... Hedefimiz o olmasa da diyetimizi değiştirmek (sebze, meyve, baklagil ağırlıklı beslenerek) fazla kilolardan kurtulmamızı sağlayacak. Eğer benim gibi yürüme zorluğu yaşıyorsanız, hafif bir bedeni hareket ettirmeye çalışmak daha kolay. Yabana atmamalı. Gerçekten önemli bir kitap.

Özetle Dr. Joel Fuhrman'dan etkilenerek üç senedir eşimle beraber uyguladığımız beslenme biçimini anlatıyorum : gluten (tahıl, özellikle buğday) yani ekmek, makarna, börek çörek yok. Süt, peynir vs.yok. Hayvansal ürünler çok az miktarda tüketiliyor. Şeker yok. Tuz çok az kullanılıyor. Ağır metal (civa vs.) içerdikleri için midye gibi deniz dibi canlıları ve büyük balıklar da (kalkan, kılıç, orkinos, ton vs) liste dışı...Peki, ne yiyebiliriz? Bol bol sebze, meyve, baklagil, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar (tuzsuz olmak koşuluyla). Evet, böyle yaşanıyor, alışıyor insan.  http://www.drfuhrman.com/ adresinde doktorun sitesi var. Kitabı lütfen okuyun. Doğru beslenmeyle birçok hastalığın önlenebileceğine inanıyorum.

Radikal bir değişim. İsterseniz şüpheli gıdaları (gluten, süt ürünleri...) sırayla, ama tamamen kesip birkaç ay durumunuzu, alerjilerinizi (varsa tabii) gözleyebilirsiniz. Bu süreçte en büyük yardımcınız güçlü bir blender olabilir. Her türlü mevsim meyvesini biraz buzla blender'da karıştırıp kendinize güzel smoothie'ler hazırlarsınız. Blender'la leziz çorbalar, soslar da hazırlarsınız. Bir de yoldan çıkarıcı gıdaları evde bulundurmamak kolaylık sağlar. Bu işe ailece girişmek en iyisi.

!!! DİKKAT !!! Eğer hayvansal ürün tüketiminiz çok azsa B12 vitamini düzeyiniz düşebilir. B12 sadece hayvansal gıdalarda ve spirulina gibi bazı yosunlarda var. Kanınızdaki B12 düzeyini ölçtürüp bir B12 desteği alabilirsiniz, çok düşükse doktorunuzun desteğiyle normal düzeye çekebillirsiniz.  B12 bizim için özellikle önemli, bilirsiniz.

Yine etle ilgili bir konu ... Daha sonra bahsedeceğim bir doktor, beslenmeme dikkat etmemi, market tavuğu yemememi söyledi. Hayvanlar kötü koşullarda, antibiyotik ve hormon yüklenerek yetişiyorlar. Kendi stresimiz bize yeter, bir de yediklerimiz stres içinde hayvanlar olursa! Et yiyeceksem kuzu eti yememi önerdi aynı doktor. Çocuğuma da kuzu eti ve organik tavuk veriyorum.

Benim açımdan : eskisi gibi beslenseydim, MS yönünden daha mı kötü olurdu durumum bilmiyorum. Ama glutene , süte, yumurtaya allerjim olduğuna eminim. Bu besinleri diyetimden çıkarınca her türlü cilt problemim düzeldi. Cilt ve sindirim sistemi besin allerjisine çabuk ve sık tepki verdiği için bu bir gösterge aslında. Bir besine allerjimiz olması, o besin içindeki bir veya daha fazla proteinin bağışıklık sistemini irite ettiği anlamına gelir. Besin allerjisi konusunda referans : http://bulentsekerel.com/bilgilendirme.aspx


MS gibi bağışıklık sistemi hastalıklarında da barsak iritasyonu ve barsak geçirgenliğinin artması sonucu kana kısmen parçalanmış bazı proteinlerin (inek sütü proteinleri gibi) geçmesinin bir rolü olabilir.
http://www.direct-ms.org/leakygut.html
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9011463

Önemli not : Dr. Fuhrman'ın diyetini hala büyük ölçüde önermekle beraber "taş devri diyetine" daha çok yaklaşıyorum artık. Sebep : baklagiller de biz MS hastaları için gluten ve inek sütü proteinleri gibi allerjen olabilir. Daha az tüketmeye, et tüketimimi de arttırmaya karar verdim. Biraz daha okuma, inceleme yapıp bu konuda yeni edindiğim bilgileri paylaşacağım. Bu arada 5/4/2012 tarihli yazımda bahsettiğim Prof. Dr. Ahmet Aydın'ın önerdiği beslenme değişikliklerini yapmanızı, Fuhrman'ın kitabını da yardımcı kaynak olarak okumanızı öneriyorum.

1 Haziran 2011 Çarşamba

ms ve alternatif terapiler

merhaba,
MS'le mücadele ederken denediğim alternatif terapilerden sizleri haberdar etmek istiyorum. zamanla  bulduğum ilgili dokümanları da paylaşacağım. bu hastalığın bilinmezi çok. bunu kabul eden, sizinle işbirliği yapmaya hazır bir nöroloğunuz varsa şanslısınız. araştırmalarınızla ulaştığınız bilgileri doktorunuzla paylaşın.

alternatif tedavi alternatiftir; çünkü  kronik hastalıkların standart yöntemlerle tedavisinde genellikle önemli yan etkileri olan güçlü kimyasal ilaçlar kullanılır. alternatif tedaviler, su orucunda olduğu gibi vücudun kendi kendini tamir mekanizmalarını harekete geçirmeyi hedefler veya  Hiperbarik Oksijen Terapisi gibi girişimsel olmayan, tıbbın içinde yer alan (sualtı hekimliğinin uzmanlık alanına girer) yardımcı yöntemlerdir.

kimi hasta sebebi bilinmeyen bir hastalıkta etkin tedavilerin bulunamayacağına inandığından, kimisi standart tedavi yöntemlerinden cevap alamadığı için alternatif denilen yöntemleri tercih eder. bazı hastalar da alternatif yöntemleri standart tedavinin yanında yardımcı tedavi olarak kullanır. çoğu alternatif tedavi girişimsel değildir ve ciddi sağlık riskleri barındırmaz. yine de bu yöntemleri uygulamadan önce uzman görüşü almakta, doktorunuzla tartışmakta fayda var. özellikle CCSVI anjiyoplasti gibi girişimsel yöntemleri tercih etmeden önce risklerini, tedavinin geldiği noktayı enine boyuna incelemenin yararı var.

çok vakit kaybetmeden, aşağıdakileri araştırmanızı, denemenizi öneriyorum :

- LDN (düşük doz naltrexone - low dose naltrexone)
piyasadaki bir ilacın dozunu düşürerek kullanıyorsunuz. bu, vücudunuzdaki endorfin seviyesini artırıyor. bu tedavinin MS'te atakları durdurucu etkisi gözlenmiş. bağışıklık sistemini düzenleyici etkisi olduğu düşünülüyor. daha geniş bilgi yazacağım.  şimdilik  http://www.lowdosenaltrexone.org/ incelenebilir. LDN gerçekten etkili ve denemeye değer. yan etkisi yok. dünyada ve -yavaş yavaş- Türkiye'de de birçok kullanıcısı var.

LDN üzerine yeterli sayıda araştırma yapılmadı; pozitif etkilerini gören insanların deneyimlerinden haberdar olmak için çeşitli yahoogroup'lardan, facebook'ta LDN Türkiye sayfasından yararlanabiliriz.

- HBOT (hiperbarik oksijen terapisi)
İngiltere'de 80'lerden beri MS hastaları HBOT'un MS'teki etkinliğinden haberdar. bizim için 1,5 atmosfer basınç altında (otistik çocuklar, nörolojik hastalığı olanlar için normalde kullanılan 2,5 atm değil, 1,5 atm uygulanmalı) saf oksijen solumak faydalı. İngiltere'de 10 yıl boyunca HBOT görenlerde, sekonder progresif aşamada bile stabilize olduğunu ya da durumunda iyileşme gördüğünü söyleyen hasta sayısı etkileyici.

HBOT beyinde hasar görmüş kısımların bol oksijen almasını sağlıyor, böylece tamir sürecini hızlandırıyor.

http://www.blogger.com/blogger.g?blogID=1069697399892627323#editor/target=post;postID=5133683073937075979

- D vitamini : birçok MS'lide olduğu gibi D vitamini düzeyiniz çok düşük olabilir. düşük D vitamini düzeyiyle MS'in ilişkisini ortaya koyan araştırmalar var. ekvatordan uzaklaştıkça MS görülme sıklığı artıyor. siz de kandaki D vitamini seviyenizi ölçtürebilir, doktorunuzla düşük seviyeyi yukarı çekmek üzere bir strateji belirleyebilirsiniz. kullanılan D vit. hayvansal kaynaklı D3 (cholecarciferol) olursa etkili.

bu konuları daha etraflıca yazacağım. denediğim diğer yöntemler için bu sayfaya ara sıra bakın...

hakkımda : 72 doğumluyum; 2006'dan beri MS hastası, 2010'dan bu yana da progresif aşamadayım. tıp eğitimim yok, hastalıkla başetmeye çalışıyorum. amacım ulaştığım işe yarar bilgileri sizlerle paylaşmak ve ümit vadeden alternatif tedaviler konusunda araştırma yapmak, düşünmek için sizi teşvik etmek. çünkü ms şimdilik etkili bir tedavisi olmayan, sebebi bilinmeyen bir hastalık olsa da gidişatı yavaşlatmak, hatta durdurmak için deneyebileceğimiz yöntemler var.

kendinize iyi bakın. stres ve sigaradan uzak durun.