Yasal Uyarı

Yasal Uyarı
Bu sitede yayınlanan bilgi ve referanslar hiçbir surette doktor tavsiyesi yerine geçmez. Tüm sağlık problemlerinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Doktora başvurmadan kesinlikle ilaç veya başka tedavi yöntemleri kullanılmamalıdır.

Kaynak gösterilerek paylaşılan ve verilen bağlantılar (link'ler) ile ulaşılan bilgilerden kaynak sahibi sorumludur.
Sitede yer alan bilgilerin Multipl Skleroz ve diğer hastalıklar konusunda genel kabul gören tıp literatürüne uygun olduğuna dair bir iddiam yok. Bir MS hastası olarak denediğim, kısmen fayda gördüğümü düşündüğüm yardımcı tedavilerle ilgili bilgi paylaşıyorum. Dolayısıyla, her hasta benim gibi kendi sağlığı için yaptığı seçim ve uygulamalardan sorumludur.


7 Kasım 2017 Salı

Sebze Meyve Sularına Başlamak için En Güzel Mevsimdeyiz




Birşeyler de iyi gitsin değil mi? Olumlu haberlere hepimizin ihtiyacı var. İşte size güzel bir hatırlatma : Sonbahardayız :) Hani şu inciriyle, narıyla, ceviziyle, yenebilecek bir sürü güzellikle birlikte gelen mevsimdeyiz.

Sebze meyve sularını, mevsim meyve sebzelerinden hazırladığınız smoothie’leri (püre kıvamında içecekler) hayatınıza sokmak için en güzel mevsimdeyiz. Elma, havuç, pancar, kereviz, karnabahar… Hepsi içlerine katılacak yeşillikler ve yeşil sebzelerle (maydanoz, ıspanak, pancar ve havuç yeşillikleri, kereviz sapı vs.) birlikte pazarlara uğramanızı bekliyor. Ayrica blendırınızı biraz uzun çalıştırarak karışımınızı ılık bir sebze çorbası haline de getirebilirsiniz. İçine istediğiniz baharatlarla birlikte hindistancevizi yağı veya zeytinyağı da katar ve karıştırırsanız ılık ve güzel bir çorba olur.


Güçlü bir blendırda (mesela Vitamix) hazırlanabilecek smoothie’lerin (püre kıvamında içecekler) meziyetlerinden daha önce bahsettim mutlaka. Vitamin, mineral içeriklerinin yanısıra bu şekilde meyve, sebze ve yeşilliklerden bol miktarda lif almamızı sağlayacağı için smoothie’ler herzaman çok değerli.

Bize en yakın primat türünün beslenmesinden bahsedeceğim biraz. Şempanzelerle DNA’mızın % 99.4’ü ortakmış. İlk insanlar da milyonlarca yıl önce muhtemelen onlara benzer şekilde besleniyordu. Şempanze beslenmesinde meyve ve yeşilliklerin çok büyük önemi var. Öyle ki şempanzelerin yiyeceklerinin yarısını meyveler oluştururken, mevsimine göre % 25 - 50'sini yeşillikler oluşturuyor.

Atalarımızın da en azından bir bölümünün benzer biçimde beslendiğini düşündüren araştırmalar var. Aşağı yukarı 10,000 yıl önce gerçekleşen tarım devrimiyle tahıllar beslenmemize dahil olana dek geçen belki iki milyon yıl boyunca  homo sapiens türünün çoğunluğu avcı toplayıcı olarak yaşamış.Tarım devrimi insan beslenmesinde büyük bir değişimin başlangıcı olmuş. Son 10,000 yıla ve özellikle son iki yüzyıla (şekerin yaygınlaşarak beslenmemize dahil olması) vardığımızda sağlığımızda giderek hızlanan bir bozulma görüyoruz.


Sebze, özellikle yeşillik tüketimimize dönersek, son 10.000 yıl içinde beslenme tarzımız değiştikçe çiğneme alışkanlığımızı yitirmişiz. Bir kısmımızın yirmi yaş dişleri çekildiği veya tam olarak gelişmediği halde, daralan çene kemiklerimiz yüzünden diş tellerine ihtiyaç duyabiliyoruz. Bazılarımızda diş eksiklikleri de var. Meyve, sebzeleri ve özellikle yeşillikleri içlerinde bulunan yararlı özlere ulaşacak kadar çok çiğnemeyi kendimizden bekleyemiyoruz. Tabii ki az da olsa sebze meyve yemek hiç yememekten daha iyidir. Çiğnemek için ayıracak vaktin, kuvvetimizin, sabrımızın, dolayısıyla çabamızın azalması yüzünden bitkisel yiyeceklerden alınabilecek tüm faydaya ulaşamasak bile, bu besinlerden birşeyler (vitamin, mineral ve enzimler) alıyoruz mutlaka. Yaşattıkları tokluk hissi bizi çabuk tüketilmek için tasarlanmış hazır gıdalardan ve zararlarından uzak tutuyor ya, bu bile çok büyük bir fayda.

Taze bitkisel yiyecekler, özellikle yeşillikler bol miktarda magnezyum içeriyor. Taze bitkisel besinler tüketerek çoğumuzda eksik olan, vücutta çok önemli işlevlere sahip magnezyuma doğal formunda ulaşabiliyoruz. Kan dolaşımımızdaki oksijen miktarı sebzeler ve özellikle bol klorofil içeren yeşillikler sayesinde artıyor.


Ayrıca gelelim taze bitkisel besinler yemenin son kısmına : bu tür yiyecekler sindirim esnasında bağırsaklarımızı süpürerek ve dost bakterileri besleyerek en son ve en büyük yararlarından birini sergiliyor.


Bu yazıda smoothie’lerden ziyade sebze meyve sularını ön plana çıkarmak istememin bazı sebepleri var.


Birincil sebep : Meyve ve sebzeler beslenmenizde hakettikleri kadar çok yer almıyorsa, sebze meyve suyu halinde beslenmeye dahil etmeye başlamak size daha kolay gelebilir Böylece sebze meyve ve yeşillikleri daha tanıdık bir tüketim tarzıyla beslenmemize dahil edip bitkisel besinlere alışarak istediğimiz zaman bu besinlerin daha yoğun tüketim şekli olan blendırda karıştırılmış smoothie’lere (püremsi içeceklere) daha kolay geçmek mümkün olacak.


İkinci sebep : Çeşidi artıralım. Ara sıra içilen portakal suyunun ötesine geçelim. Havuç, elma, limon, zencefil, hatta daha önce suyunu sıkmayı düşünmemiş olabileceğiniz kabak, brokoli, kereviz, pancar (kök ve yaprakları) ve bilumum mevsim sebze, meyve, yeşillikleri ile çeşitli karışımlar yapabiliriz.


Üçüncü sebep : Çiğnemekte zorlanan kişilere bol miktarda yararlı besini (vitamin, mineral, aktif enzimler) kolaylıkla içilebilir formda verebilmek için meyve sebze sularını kullanmak kolay bir yol.


Kanserle mücadelesini yakınlarda izlediğim bir belgeselde anlatan Chris Wark, tedavisinde hergün bol miktarda sebze meyve suyu içtiğini belirtiyor. Sebze meyve suları 1930'lardan beri kanserde kullanılan bir tedavi protokolü olan Gerson Terapisinde de önemli yer tutuyor. Chris Wark’ın belgeseli kanserden doğal yöntemlerle kurtulunabileceğini anlatan ve yol gösteren izlediğim en başarılı belgesel olmayabilir. (Çok sayıda fonksiyonel tıp uzmanı doktorun görüşlerine yer veren TTAC - The Truth about Cancer bu konuda favorim.) Ama kanser hastalığından doğal yollarla kurtulan birinin tanıklığı şunu tekrar anlamamı sağladı : kanserli tümörü olan bir kişiyle sağlıklı biri arasındaki en temel fark düzgün çalışan güçlü bir bağışıklık sistemidir. Ayrıca Chris Wark daha önce çalışmalarından haberdar olmadığım Dr. Dennis Berkin’den bahsetti. Dr. Berkin kansere az rastlanan toplulukların beslenme biçimlerini incelemiş ve şu sonuca varmış : Kansere az rastlanan topluluklarda insanlar enerjilerini bol lifli bitkisel besinlerden karşılıyor.


Gerson Kanser Tedavisi Nedir ve Bizde İşe Yarıyor mu ?

Dr. Max Gerson tarafından kanseri vücudun kendi tamir mekanizmasını harekete geçirerek tedavi etmek üzere geliştirilmiş bir tedavi protokolüdür. 1928'den itibaren uygulanmaya başlanmış, Dr. Gerson'un 1958'de yayınlanan kitabında 50 kişinin tanıklığıyla anlatılmıştır. Kitabın adı A Cancer Therapy : Results of 50 Cases and the Cure of Advanced Cancer by Diet Therapy. (türkçeye çevrilmiş değil).
https://www.amazon.com/Cancer-Therapy-Results-Fifty-Advanced/dp/0961152621/ref=sr_1_2?ie=UTF8&qid=1510069926&sr=8-2&keywords=max+gerson&dpID=51ar%252BrSNglL&preST=_SY291_BO1,204,203,200_QL40_&dpSrc=srch

Yararlandığım Healing the Gerson Way (Gerson usulü iyileşme, henüz türkçede yok) kitabının yazarı, tedavinin yaratıcısı Dr. Max Gerson'ın kızı Charlotte Gerson. Meksika'da bulunan kliniklerinde, ekibiyle birlikte Dr. Max Gerson'ın tasarlamış olduğu plana göre kanser ve bağışıklık sistemini ilgilendiren başka kronik hastalıkların tedavisine yönelik çalışmaları yürütüyor. Yazar, tedavilerinin modern tıp tarafından immün sistem hastalığı olarak sınıflandırılan MS hastalığından muzdarip kişilerde de güzel sonuçlar verdiğini söylüyor. Bol çiğ sebze meyve sularıyla detoksifiye olmaya başlayan bazı hastaların ilk haftalarda yaşadıkları halsizlik, yorgunluğun artması gibi sıkıntıları detoksifikasyon belirtileri, yani iyileşme krizi olarak değerlendiriyor. Charlotte Gerson sormadan edemiyor : doğal bitkisel besinlerle besin eksiklikleri giderilen, bağışıklık sistemleri düzene giren ve güçlenen hastalar tedaviye iyi cevap veriyorsa, MS gerçekten tanımlandığı gibi immün sistem hastalığı mıdır?


Bağışıklık sistemi hastalıklarından muzdarip olan bir kişinin sorunu modern tıbbın gördüğü haliyle yolundan çıkmış, kendi dokularına saldıran bir bağışıklık sistemi. Klasik MS tedavi yöntemleri bağışıklık sistemini baskılar. Taze meyve, sebze ve yeşillik sularının bol vitamin, mineral, enzim içerikleriyle yolundan çıkmış bağışıklık sistemimize bir miktar düzen getirmelerini umabiliriz. Sebze meyve suları tercih ettiğimiz tedavi yöntemini uygulamamıza engel değil. Kaybedecek neyimiz var?




Kaynaklar :


Yaşam için Yeşil,                  Victoria Boutenko
Healing The Gerson Way,     Charlotte Gerson, Beata Bishop
Sağlık için Canlı Besinler, Brian R. Clement,