Yasal Uyarı

Yasal Uyarı
Bu sitede yayınlanan bilgi ve referanslar hiçbir surette doktor tavsiyesi yerine geçmez. Tüm sağlık problemlerinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Doktora başvurmadan kesinlikle ilaç veya başka tedavi yöntemleri kullanılmamalıdır.

Kaynak gösterilerek paylaşılan ve verilen bağlantılar (link'ler) ile ulaşılan bilgilerden kaynak sahibi sorumludur.
Sitede yer alan bilgilerin Multipl Skleroz ve diğer hastalıklar konusunda genel kabul gören tıp literatürüne uygun olduğuna dair bir iddiam yok. Bir MS hastası olarak denediğim, kısmen fayda gördüğümü düşündüğüm yardımcı tedavilerle ilgili bilgi paylaşıyorum. Dolayısıyla, her hasta benim gibi kendi sağlığı için yaptığı seçim ve uygulamalardan sorumludur.


5 Temmuz 2012 Perşembe

Şeker ve Tatlandırıcılar : Bağımlılık ve Hastalık Kaynağı

Modern çağın hastalıklarıyla boğuşuyoruz ya da birgün bunlara yakalanmaktan korkuyoruz. Beslenme şeklimizle korktuğumuz hastalıklar arasındaki bağlantıyı keşfetmenin vakti çoktan geldi. Önümüzdeki birkaç yazıda alışkanlıkla vazgeçilmezimiz haline gelen ve kuyumuzu kazan bu yıkıcı gıdalardan bahsedeceğim. Önceliği şekere veriyorum. Besin sandığımız, aslında ihtiyaç duymadığımız belki en zararlı yiyecek şeker ve şişmanlama kaygısıyla kullanılan tatlandırıcılar çünkü.

Şeker yakın bir zamanda eczanelerde satılan, pahalı bir besindi. Şekerkamışının kölelik sistemini hortlatarak yenidünyada yaygın şekilde ekilmesi, Avrupa’da şekerpancarından da şeker elde edilmesi, şekerin rafinasyonla besin açısından fakirleştirilmesi, gittikçe batılı diyetlerde yükselen oranlarda tüketilmesi şekerin kısa tarihi. Şimdi, önemli kısmı asit bombası içecek formunda olmak üzere bir Amerikalı günde ortalama 22 çaykaşığı dolusu şeker tüketiyor. Şeker ve en az şeker kadar zararlı tatlandırıcılar birçok hazır gıdada katkı maddesi olarak bulunuyor. Şeker, çok daha ucuz olduğu için mısır şurubu şeklinde hazır çorbadan, yoğurda, ketçaba ve kahvaltılık gevreklere kadar içeriğine bakmadan aldığımız birçok market ürününde bulunuyor. Çocuklara verilen kahvaltı gevreklerinin üzerinde “ballı” yazıyor kimi zaman. Kahvaltılık gevreğe halis bal katılacağına ihtimal vermezsiniz, deği mi?

Tatlandırıcılar, özellikle aspartam çok popüler içeceklerin içinde, yiyeceklerde, hazır soslarda, sakızlarda, hatta - ne gerek varsa - ilaçlarda karşımıza çıkıyor. Araştırmalar sonucu aspartamın MS ve sistemik lupusla bağlantısı ortaya konuyor. Aspartam metil alkol zehirlenmesine yol açıyor. Diyet içeceklerden özellikle uzak durun ve çocukları tatlandırıcı, mısır şurubu, aspartam katkılı yiyecek ve içeceklerden uzak tutun. Bu tip zararlı ürünlere bağımlılık geliştirip sonradan hastalıkların neden bizi bulduğunu düşünmek çok üzücü olur.

Şeker ve tatlandırıcılar fizyolojik hastalıklar yanında psikiyatrik sorunlara da yol açıyor. Amerika’da bir hapishanedeki mahkumlar arasında yapılan araştırmada, şekerli gıdalar kesildiğinde mahkumlar arasındaki şiddetin azaldığı gözlenmiş. Son zamanlarda okul çağındaki çocuklarda artan şiddet eğilimi, hiperaktivite, dikkat eksikliğinde çocukların bu kadar yoğun maruz bırakılmaması gereken şekerli, katkı maddeli gıdaların rolü olduğunu düşünüp önlem almalıyız. Neden çocuk kanallarında şekerli abur cubur reklamı oluyor? Neden okul kantinlerinde anormal miktarda şeker, tatlandırıcı içeren içecekler satılıyor? Çocukların giderek obezleşmesini, zihinsel-ruhsal gelişim bozuklukları göstermelerini doğal evrim sürecinin kaçınılmaz bir adımı sayabilir miyiz? Bu çocuklar 20’li yaşlarında kronik hastalıklara yakalanınca şaşıracak mıyız?

Şeker, fazla tuz tüketmek gibi, diyetimizin çoğu zararlı parçası gibi kötü bir alışkanlık. Bağımlılık yaratıyor. Azalttığımızda ve bıraktığımızda, bir süre sonra eskiden alışık olduğumuz miktarlar bize aşırı gelir. Çayı nasıl olup da o kadar şekerli içebildiğimize, giderek nasıl olup da şekerli içtiğimize şaşarız.

Şeker yerine ne kullanılabilir


Şekeri azaltmak, bırakmak zor gelirse şeker yerine kullanabileceğimiz doğal tatlandırıcılar var. Sıcak içeceğimizi tatlandırırken pekmez (üzüm, dut, keçiboynuzu vs.) veya bal kullanabiliriz. Kek vs. yaparken küçük küçük kesilmiş hurma, kuru veya taze meyveler (kuruincir, günkurusu kayısı, kuru dut vb.), doğal meyvesuları kullanabiliriz. Kek veya diğer tatlılarda tozşeker yerine pekmez (keçiboynuzu pekmezi kekte çok güzel sonuç veriyor) kullanılabilir. Bal 90 santigrat derecenin üstünde toksik hale geldiği için fırına giren besinlerde kullanmak uygun değil. Şekere diğer alternatifler, yabancı olduğumuz akçaağaç şurubu, agave gibi diğer doğal tatlandırıcılar. Bir de stevia adında çok güçlü bir doğal tatlandırıcı var. Türkiye’de de bulunur (http://www.gidahammaddeleri.com/kategori/tumu/?ara=stevya). Diyabetiklerin de kullanabileceği bir tatlandırıcıymış. Bütün bu alternatifler varken rafine şekere veya sentetik tatlandırıcılara ihtiyacımız var mı?

Unutmadan şunu da söylemeliyim : daha sağlıklı olduğunu düşünerek kahverengi şeker tüketmek de çözüm değil; çünkü kahverengi şeker diye daha pahalıya satılan bu ürünler  Türkiye'de ya rafine beyaz şekerin boyanmasıyla, ya da kahverengi şekerin zararlı yapıştırıcılarla küpşeker haline getirilmesiyle sağlıklı görünümlü ürün haline geliyor. Bu da başka bir tuzak!

Gıda sektörü sorumluluk almayacak, tatlandırıcıların zararlarını yalanlayan araştırmaları finanse edecek; ne yediğimizin içtiğimizin sorumluluğu bize ait.


bağlantılar :

http://www.medicinenet.com/script/main/art.asp?articlekey=56589
http://www.psychologytoday.com/blog/the-depression-cure/200907/dietary-sugar-and-mental-illness-surprising-link
http://en.wikipedia.org/wiki/Stevia
http://tr.wikipedia.org/wiki/Stevia

Kaynaklar :

Detoks       Daniel Reid
7’den 70’e Taş Devri Diyeti       Prof.Dr.Ahmet Aydın