Yasal Uyarı

Yasal Uyarı
Bu sitede yayınlanan bilgi ve referanslar hiçbir surette doktor tavsiyesi yerine geçmez. Tüm sağlık problemlerinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Doktora başvurmadan kesinlikle ilaç veya başka tedavi yöntemleri kullanılmamalıdır.

Kaynak gösterilerek paylaşılan ve verilen bağlantılar (link'ler) ile ulaşılan bilgilerden kaynak sahibi sorumludur.
Sitede yer alan bilgilerin Multipl Skleroz ve diğer hastalıklar konusunda genel kabul gören tıp literatürüne uygun olduğuna dair bir iddiam yok. Bir MS hastası olarak denediğim, kısmen fayda gördüğümü düşündüğüm yardımcı tedavilerle ilgili bilgi paylaşıyorum. Dolayısıyla, her hasta benim gibi kendi sağlığı için yaptığı seçim ve uygulamalardan sorumludur.


5 Mart 2014 Çarşamba

Enfeksiyonlar ve MS

Nörodejeneratif hastalıkların (ALS, Parkinson, Alzheimer, MS vs.) olası sebepleri hakkındaki teoriler sıralanırken birinci sıraya geçirilmiş (bazen geçirildiği bile farkedilmemiş) enfeksiyonlar yerleşiyor. Virüs, bakteri veya mantar kaynaklı enfeksiyon hastalıklarının bir kısmı sinir sisteminde de hasar yaratabilir. Enfeksiyonların kimi zaten geçmiş, vurup kaçmış ve zararını vermiş olabilir. Bazılarının müsebbibi zararını yıllar içinde vermiş ve hala vücudumuzda  biryerlerde gizleniyor olabilir.

Multipl sklerozun genetik geçişli bir hastalık olup olmadığı araştırıldığında, fenilketanuri gibi bir tek gen hastalığı olmadığı belirlenmiş. Bir araştırma sonucu tek yumurta ikizlerinde ikizlerden biri MS hastasıysa, %25 olasılıkla diğerinin de MS hastası olduğu ortaya çıkmış. Ayrı yumurta ikizlerinde bu oran %2 civarında. Bu gösteriyor ki MS’in ortaya çıkmasında genetik yatkınlık rol oynamakla birlikte, çevresel faktörler ağır basıyor. Çevresel faktörler denilince de geçmişte geçirilmiş bir ya da daha fazla hastalık (viral, bakteriyel), maruz kalınan ağır metal gibi zehirleyici ajanlar, beslenme tarzı, kandaki D vitamini seviyesi gibi çok çeşitli olası sebep sıralanabiliyor. Tüm olası sebepler araştırılmaya değer ve önemli görünüyor. Muhtemelen MS hastalarının bağışıklık sistemleri bu sebeplerden biri veya birkaçının biraraya gelmesi sonucu kontrolden çıkıyor.

MS’le birlikte adı en çok anılan virüsler ve bakteriler Epstein-Barr virüsü,  yine herpes ailesinden herpes simplex türleri ve herpes zoster (su çiçeğine ve zonaya yol açan virüs), Borrelia Burgdorferi (lyme hastalığına sebep olan bakterilerden), hatta kızamık virüsü.

Epstein-Barr, herpes ailesinden, enfeksiyöz mononükleozis isimli çoğu zaman farkedilmeyen bir hastalığa ve birkaç kanser türüne sebep olabilen bir virüs. Amerika’da beş yaşın altındaki çocukların % 50’sinin, yetişkinlerin % 90-95’inin enfeksiyonu geçirmiş olduğu anlaşılmış. Yani en yaygın virüslerden biri. Epstein-Barr (enfeksiyöz mononükleozis) ateş, boğaz ağrısı ve lenf bezlerinin şişmesi gibi başka hastalıklarda da görülen etkiler yaratıyor; genellikle geçirilirken farkedilmiyor ve geçirildikten sonra yaşam boyu vücutta kalıyor. RRMS’te ataklarla eş zamanlı olarak vücutta Epstein-Barr virüsünün de aktif hale geçtiğini, diğer zamanlarda pasif olduğunu ileri süren bir teori var. Bu virüsün MS’le bağlantılı görülmesinin bir sebebi de sadece insanları konakçı olarak kullanması. MS de Epstein-Barr virüsünün yol açtığı hastalık gibi hayvanlarda görülmüyor.

Herpes simplex virüsünün iki türü de (HSV-1 ve HSV-2) çoğu kimsede bulunuyor. Bulaştıktan sonra zaman zaman aktive olup uçuk gibi problemler yaratıyor; pasif olduğu zamanlarda nöronların içerisinde bağışıklık sisteminden saklanarak ömür boyu vücutta kalıyor.

Şüpheliler arasında bir de spiroketal (tanımı spiral şekilli mikroplardan geliyor) Borrelia ailesinden bakterilerle taşınan Lyme hastalığı var. Lyme kene ısırığıyla insana bulaşıyor. Farklı hastalıkları düşündüren farklı belirtiler ortaya çıkarabildiği için lyme hastalığına “büyük taklitçi” deniyor. Benzer belirtiler gösterdiği bir hastalık da MS.  Lyme bakterisi taşıdığı bulgulanan ve uzun süreli antibiyotik tedavilerine giren hastalar var. Bu vakalarda MS’e lyme hastalığının sebep olup olmadığı bilinmiyor; MS’te birçok durumda yapıldığı gibi bir deneme sözkonusu : belirtiler ilaç kullanımıyla hafifleyecek mi, hafiflemeyecek mi?

Antibiyotikler virüsler karşısında etkisiz. Bakterilerin bir kısmı kullanılan antibiyotiklere karşı dirençli olabilir. Antiviral ilaçlar da en başta kan-beyin bariyerini geçemedikleri için beyinde saklanan bahsettiğimiz sinsi virüslerle başa çıkamıyor. Zamanla yeni ilaçlar geliştirilebilir. Belki MS’le mücadelede antiviral ilaçların kullanıldığını görmek mümkün olur. Bu üzerinde durulan, araştırılan bir konu.

Enfeksiyonlara karşı şimdi yapabileceğimiz belki en etkili şey yine sıkı bir su orucu.  Su orucundan aralık 2012’de bahsetmişim :

Su orucuna kalkışacaksanız bu konuda deneyimli bir doktorun gözetiminde olmanızı salık veriyorum. Türkiye’de tavsiye edebileceğim isim de bu konuda çok iyi bir kitabı olan Dr.Yegane Mutlu. Dr.Mutlu İstanbul’da.

Amerika’da yaşayanlar için Dr. Joel Fuhrman’a veya aynı ekolden bir doktora mutlaka gitmeli derim. Görünen o ki hastalıklarda su orucu ve beslenme tarzı değişikliğini ilk uygulanması gereken tedavi yöntemleri olarak gören doktor sayısı bazı ülkelerde artıyor. Darısı başımıza...

Belki araştırırsanız yakınınızda su orucunuzu yönetecek bir doktor bulabilirsiniz. Böylece, birçok açıdan faydalı bu tedaviyi denerken bir desteğiniz olur.




Kaynaklar :

Stop Alzheimer’s Now!             Bruce Fife