Yasal Uyarı

Yasal Uyarı
Bu sitede yayınlanan bilgi ve referanslar hiçbir surette doktor tavsiyesi yerine geçmez. Tüm sağlık problemlerinde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Doktora başvurmadan kesinlikle ilaç veya başka tedavi yöntemleri kullanılmamalıdır.

Kaynak gösterilerek paylaşılan ve verilen bağlantılar (link'ler) ile ulaşılan bilgilerden kaynak sahibi sorumludur.
Sitede yer alan bilgilerin Multipl Skleroz ve diğer hastalıklar konusunda genel kabul gören tıp literatürüne uygun olduğuna dair bir iddiam yok. Bir MS hastası olarak denediğim, kısmen fayda gördüğümü düşündüğüm yardımcı tedavilerle ilgili bilgi paylaşıyorum. Dolayısıyla, her hasta benim gibi kendi sağlığı için yaptığı seçim ve uygulamalardan sorumludur.


22 Haziran 2020 Pazartesi

D Vitamini ve COVID 19





Başımızdaki derdin ciddiyetini (gerçek büyüklüğünü) ve hastalıktan korunmak, gerektiğinde kurtulmak için neler yapmamız gerektiğini öğrenmek zaman alacak. Şimdilik kısıtlı bilgimle yapmamız gerektiğini düşündüğüm şeyler bağışıklık sistemimizi güçlü, bunun için de kanımızdaki D vitamini değerini yüksek tutmak. Bakın. Dr. Yavuz Yörükoğlu bu konuda neler demiş :



Dr Yavuz Yörükoğlu - COVID 19'a karşı D vitamini
https://www.youtube.com/watch?v=PKORWV9riPg7

Dr. Seheult's Daily Regimen - Dr. Sheul'un günlük takviye lisyesi.Hastalık karşısında yapılması gerekenler henüz bilinmediği için örnektir (Vitamin C, Vitamin D, Çinko, Quercetin, NAC)

https://www.youtube.com/watch?v=NM2A2xNLWR4





























26 Nisan 2020 Pazar

Uykusuzluğa Çözüm Bulmak Mümkün mü?



Uykunun bedensel ve zihinsel sağlık için ne denli önemli olduğuna dair birçok yazı okuyoruz. MS gibi kronik hastalığa sahip kişiler için olabildiğince düzenli ve yeterli uyku çok önemli. Uykunun yeterli alınamaması sonucu MS hastalarının hayatını etkileyen en büyük sorunlardan biri olan yorgunluk artıyor. Ayrıca MS kaynaklı stres, kaygı, bazen nöropati gibi uykuya geçmeyi ve uykuda kalmayı zorlaştıran ekstra yüklerimiz de olabiliyor. Uykusuzluktan etkilenen multipl skleroz hastası oranları değişiyor. Kimisi uyku ile ilgili sorunlar yaşayan MS hastası oranının %80 küsurları bulduğunu, kimisi %90’ları aştığını yazıyor. Bu yazıda uykusuzluğumuzun temelinde yatan ve değiştirebileceğimiz olası sebeplerin bir kısmını derlemeye çalıştım. Umarım uyku sorunları yaşayan birkaç kişiye faydası olur.

Öncelikle şu "yetişkinler sekiz saat uykularını almalı" baskısından kurtaralım kendimizi. Multipl sklerozun, başka rahatsızlıkların, besin öğesi eksikliklerimizin veya kaygı bozukluğu gibi ruhsal/zihinsel sorunların yarattığı uyku problemleri yaşıyoruz diyelim. Üzerine bir de "yine 8 saat uyuyamadım" stresine hiç ihtiyacımız yok. Her birimizin aynı miktarda uykuya ihtiyacı olamaz.

https://www.webmd.com/sleep-disorders/sleep-requirements#1

(Yazıda ihtiyaç duyulan uyku süresini belirleyen çeşitli faktörler olduğu söyleniyor. Bunların arasında en önemlisi tabii yaş. Yetişkinler genellikle 7 - 9  saat arası uykuya ihtiyaç duyarken az sayıda kişi için 6 saat yeterli olabiliyor.) 

Uzun süredir uykusuzlukla, kesintili uykularla boğuşanlar "Dalga mı geçiyorsun? Ne 8 saati? 9 saati?" diyordur muhtemelen. Kesintili uykularla, gecede yalnızca 1 saat, 3 saat uykuyla yıllardır tanışığım. Hala buradaysanız aşağıda derlediğim bazı bilgiler var. Aralarında daha önce farkında olmadığınız ya da dikkatinizden kaçtığı için denemediğiniz, şimdi deneyip faydasını göreceğiniz birşeyler olabilir.

MS hastalarının uykuyla ilgili karşılaştıklan sorunların bir kısmı şöyle :

- Uykusuzluk : Uykuya geçememek, uykuyu sürdürememek
- Tuvalete gitme gereksinimiyle uykunun bölünmesi
- Uyku bölününce tekrar uykuya dalamamak
- Gece bedende, özellikle bacaklarda huzursuz bacak sendromu gibi anormal hareketlerin oluşması
- Nöropatik acı nedeniyle uykuya geçememek. Aşağıdaki bağlantıda bulunan videoda anlatıldığı gibi MS kaynaklı acıları olan kişiler daha fazla uyku problemi yaşıyor. Yetersiz uyuyan kişiler kazalara daha açık hale gekiyor. Ayrıca kognitif (algısal) olarak zayıflayan uyku yoksunu kişinin işte veya günlük hayatında hatalar yapma olasılığı artıyor.
(Sayfa ve içerik merkezi New York'da bulunan, A.B.D'nin farklı şehirlerinde temsilcilikleri olan, kar amacı gütmeyen National MS Society topluluğuna ait.)


MS Hastalarında Uyku Düzensizliklerine Neden Olabilecek Bazı Faktörler 


- MS tedavisi dahilinde veya dışında kullanılan bazı ilaçların yan etkileri
- MS nedeniyle gece birkaç kez idrar için tuvalete kalkmak. Burada sorun kısmen mesaneyi tam boşaltamamak oluyor. Öncelikle kendi kendimize alacağımız tedbir, belli bir saatten (mesela 18:00'den) sonra sıvı tüketmemek olmalı. Daha ötesi için, MS hastalarıyla çalışmak konusunda deneyimli bir üroloğun yardımı olabilir.

- Huzursuz bacak sendromu (HBS) : Dinlenir veya uyumaya çalışırken (genellikle akşam ve gece saatlerinde yaşanır) hissedilen rahatsızlık nedeniyle bacakları kıpırdatma isteği oluşması. Rahatsızlık veren hissi hastalar karıncalanma, uyuşma, çekilme olarak tanımlıyor.

- Spastisite : Kasların aşırı gerilmesi, sertleşmesi, spazma girmesidir. MS'te beyindeki veya omurilikteki lezyonlar sebebiyle oluşur. Pasif germe hareketlerinin, imkan varsa bir iki eşlikçinin refakatinde suda (yüzme havuzunda) egzersizin faydası olur.

- Nöropati : Nöronların gördükleri hasar sebebiyle ilgili vücut bölgelerinde kaşıntı, acı, ağrı gibi rahatsızlık verici duyumlar yaratmasıdır. Acı bazen uzun süreli, bazen kısa süreli ve keskin olabilir. Neyse ki epilepsi ilaçları gibi çözüm yöntemleri var. (Bu konuda bir blog yazısı yazacağım.) Böyle bir sorununuz varsa bir nörologla görüşün ve mutlaka ŞEKERDEN UZAK DURUN.
https://www.burhanettinuludag.com.tr/Herkes/Noropati/

- Uyku apnesi : Obstrüktif Uyku Apnesi uyku sırasında solunum sisteminde istemsiz bazı tıkanmalar olmasıdır. Çoğunlukla horlamayla birlikte görülür. Sabah yorgun ve baş ağrısıyla kalkmak, gün boyunca yetersiz uykunun yorgunluğunu taşımak, unutkanlık, depresyon gibi etkileri olabilir. Bazı araştırmalar MS hastalarında uyku apnesine normal popülasyonda olduğundan daha sık rastlandığını belirtiyor. Apne sebep olduğu ekstra enflamasyonla yorgunluğu artırıyor.
Uyku apnesi konusunda kesin tanı, bir geceyi uyku laboratuarında geçirerek konuyor. Burada girişimsel olmayan polisomnografi denilen bir testle uyku sırasında çeşitli ölçümler yapılır. Ölçümler sonucunda apne teşhis edilirse hastanın sağlık durumuna göre tedaviler önerilir. Hastanın obezite sorunu varsa bu problemden kurtulmaya öncelik verilir. Tedavinizle ilgilenen uzman sizi tedavi konusunda yönlendirecektir. En yaygın tedavi yöntemi uyurken Pozitif Hava Basıncı (PAP) cihazı denilem bir maske takmaktır.
https://ankara.baskenthastaneleri.com/tr/saglik-rehberi/uyku-apnesi-nedir


UYKUYU KAÇIRMA İHTİMALİ YÜKSEK YİYECEK ve İÇECEKLER
- Kahve, çay vs.
- Alkol
- Enerji içecekleri
- Çikolata veya kakaolu yiyecek ve içecekler
- Fazla Şeker 

Şeker konusunda sizin için neyin “fazla” olduğuna deneme yanılma yoluyla kendiniz karar vereceksiniz Şeker, kalori veren, fakat vücuda besin öğesi kazandırmayan bir antibesindir. Gün boyunca tüketilen şeker veya şeker kaynağı yiyecek ve içecek miktarlarını azaltmanın faydası çok. Şeker, suni şeker (ör : aspartam) içeren yiyecek ve içeceklerin yanısıra sağlıklı gıdalar olduğunu düşünerek tükettiğimiz kuru meyvelerin (dut, hurma, kuru üzüm vs.) çok şeker içerdiğini unutmamak lazım. Gün boyunca tükettiğimiz muz, elma vb. taze meyvelerin miktarını da kısıtlamak iyi olur. Dikkat edilmeden fazla tüketilen şekerli besinler başka sağlık sorunlarıyla birlikte uykusuzluğa da katkıda bulunuyor olabilir. Özellikle trigeminal nevralji veya periferal (çevresel) nöropatiniz varsa şeker ve şekere kolayca dönüşen gıdaların tüketimine çok dikkat edin.  

Uykusuzluğa Sebep Olabilen Takviyeler 

Şaşırtıcı gerçek : D vitamini uykuya yakın alınırsa vücudun uykuya hazırlık için salgıladığı melatonini azaltarak uykuya geçişimizi zorlaştırıyormuş. Dolayısıyla kullanıyorsanız (çoğunuzda D vitamini eksikliği olduğunu ve zaten takviyelerle D vitamini düzeyinizi belli bir değerin altına düşürmemeye çalıştığınızı sanıyorum) bu takviyeyi uyanınca ilk iş olarak alın derim. Kesinlikle öğleden sonraya bırakmayın.

Koenzim Q10 da uykuya dalmayı zorlaştırabilir. Uykuya dalmayı güçleştirdiği bilinen başka bazı takviyeler St. John's Wort (sarı kantaron), krom, DHEA (yani balıkyağını da akşam saatlerinde almamak lazım), sarımsak ve polikosanol (kolesterolü düşüren bir takviye).

https://www.consumerlab.com/answers/could-supplements-be-causing-my-insomnia/supplements-causing-insomnia/

Yeni öğrendiğim, nöropati yaşayan kişileri etkileyebilecek bir gerçek daha : B6 vitamininin eksikliği gibi fazlası da nöropati yaratabilirmiş. Hep B12 düzeyimiz üzerinde durulur; ama B1, B6 gibi B vitamini grubundaki başka B vitaminlerinin eksikliği de sinir sistemimizi etkiler. Siz B kompleks almaya, kullanıyorsanız B1, B6, B12'nize - tabii doktorunuza danışarak, onunla beraber çalışarak - devam edin. B6 fazlalığından bahsetmemin sebebi, hani benim gibi aşırı duyarlı ve yaşadığı nöropatinin nedenini araştıran insanlara bir olasılıktan bahsetmek. B6 anladığım kadarıyla azı da fazlası da zararlı olabilen bir vitamin.

Eksikliği Uykuyu Zorlaştıran Besin Öğeleri

Aşağıda sıralanan besin öğelerini çeşitli beslenerek yeterli miktarda alabiliriz. B grubu vitaminler sinir sistemimiz için özellikle önemli. Biliyorsunuz B12 çoğunlukla hayvansal gıdalarda (et, yumurta), spirulina gibi yosunlarda bulunuyor. D vitaminini güneşte vakit geçirerek kendimiz sentezliyoruz. Yağlı balıklar (somon gibi), yumurta sarısı gibi az sayıda yiyecekte de bulunuyor.

https://www.bustle.com/p/7-vitamins-you-may-be-lacking-if-you-have-trouble-sleeping-16969166

- D Vitamini : Hayatımız daha çok iç mekanlarda, güneşten yararlanmadan, güneşlendiğimiz kısıtlı zamanlarda da yarardan çok zarar getirmesi muhtemel güneş kremleri ve gözlükleriyle kendimizi "koruyarak" geçiyor. Takviyeye ihtiyaç duyuyoruz. Aman takviyeyi - yukarıda anlattığım nedenden ötütü - akşamüzeri ve akşam saatlerinde almamak lazım.
- C Vitaminı
- B12
- B 6
- Magnezyum : Uykudan kısa süre önce alınabilir. Uykuyu destekler.
- Kalsiyum : Tercihen tohum ve kuruyemişler, yoğurt, mercimek, kılçıklarıyla beraber yiyebileceğiniz hamsi gibi gerçek yiyeceklerden karşılanmalı. Günde 1 mg kalsiyum ihtiyacımızı karşılar. Bu maddeyi yazarken duraksadım. Hem kalsiyumu çıkartıp yukarıdaki kaynağın orijinal halini bozmak istemedim, hem de kalsiyum takviyesi almanıza sebep olmaktan çekindim. D vitamini kalsiyumun emilimini artırır. Özellikle böbrek taşı gibi bir sorununuz varsa kalsiyum takviyesine dikkat!
- Melatonin

Buraya B1'i de eklemeliyim; çok önemli. B12'yi tüm nörologlar ölçtürür de kimse B6'nın ve B1'in sinir sistemimiz için öneminden bahsetmez! Aşağıdaki video Dr.Berg B1 eksikliğinin hangi rahatsızlıklara yol açabileceğini anlatıyor. Ki bunların arasında uykusuzluk da var uyku apnesi de, yorgunluk da! B1 eksikliği hiçbirinin tek olası sebebi değil elbet. Ama B1 eksikliğinin birçok hastalığın görüntüsünü verdiğinden haberdar olmak .gerek.

https://www.youtube.com/watch?v=rjVXFqiPDwE


Atlıyor Olabileceğimiz ve Düzelterek
Uyku Düzenimizi İyileştirebileceğimiz Bazı Konular

- Gündüzleri, tercihen sabah saatlerinde yeterince “mavi spektrumda” günışığı almak. Bu sayede sirkadyen (uyku-uyanıklık) ritmimiz bozulmaz; akşam saatlerinde vücudumuz (kafamızın içinde bulunan epifiz bezi) yeterli melatonin salgılayarak uykumuzun gelmesini sağlama şansına kavuşabilir.

- Kahve ve çay tüketimimizi azaltmak : Gündüz belli bir saatten (mesela 14:00) sonra kafein ve tein gibi uyaranlar içeren içecekleri tüketmeyi bırakmak. Kahve tüketiyorsanız bunu sabah saatleriyle kısıtlamak. Akşamüzeri ve akşam saatlarinde tüketmemek.

- Belli bir saatten sonra (mesela 18:00, 19:00) hiç sıvı tüketmemek. Çoğu MS hastası gibi sık idrara çıkmak veya idrar tutamamazlık gibi mesane kontrolüyle ilgili probleminiz olabilir. Bu sıkıntılar, mesanenin tam boşalmaması uykunuzu bölüyor olabilir. Problemi hafifletmenin bir yolu - su dahil - sıvı tüketimini hergün belli bir saatte kesmek. Çok susayınca biriki yudum suyla yetinmek.

- Gündüz uykusunu azaltmak : Uzun gündüz uykuları alışkanlık haline gelirse gece uykusunu aksatarak bir kısır döngünün parçası oluyor.

- Egzersiz yapmak : Egzersiz yorulmamızı sağlayarak uyku ihtiyacımızı artıracaktır.  Ayrıca egzersiz sayesinde vücut endorfin salgılar. Bu da hissedilen kaygıyı azaltıp bizi mutlu eder. Egzersiz yaptığımız saat yatma saatinden en az 4-6 saat önce olmalı. Egzersiz uyarıcı olduğu için günlük programımızda yatma saatine yakın bir zamana yerleştirmemeliyiz.
Gün içinde yeterince enerji harcamadığımız zaman haliyle dinlenmeye ve uykuya duyduğumuz ihtiyaç azalır. Kendimizi hırpalamadan, kapasitemizi çok aşmadan hareket etmeliyiz. Yürüme zorluğu olmayanlar hafif yürüyüşler yapabilir. MS’lilerle çalışma konusunda deneyimli bir fizyoterapist bulabilirseniz sizi hareket kabiliyetiniz ölçüsünde çalıştırıp evde uygulayabileceğiniz ev egzersizleri verebilir. İmkanı olan yüzebilir veya güvenebileceği biriki eşlikçiyle beraber suda egzersiz yapabilir.

- Ekran süresini azaltmak : Özellikle uyku öncesi televizyon, bilgisayar, tablet, akıllı telefon gibi hem zihnimizi meşgul ettikleri için hem de mavi gündüz ışığını taklit ettikleri için uykumuzu kaçıran teknoloji harikalarını kullanmayı bırakmalıyız. Hatta yatak odasını bu aparatlarla paylaşmamak lazım. 
Genellikle televizyondan, telefon ve tablet gibi canlandırıcı mavi ışık yayan aletlerden yatma zamanından en az bir saat önce uzaklaşmamız tavsiye edilir; ama yatma saatinizden yarım saat önce bile bu aletleri kullanmayı bırakmak fayda sağlar.
http://www.bluelightexposed.com/

- Uyku rutini : Her sabah aynı saatlerde kalkıp gece aynı saatlerde yatmanın bir uyku-uyanıklık düzeni oturtmamıza yardımı olur. Bir uyku rutini belirleyip yatma saati yaklaştığında ona uymak bizi uyku havasına sokar. Çocuklara kendi odalarında, düzenli uyuma alışkanlığı kazandırmaya çalışan ebeveynlere bir uyku rutini belirleyip yatma saatinden önce bu rutini uygulamak tavsiye edilir Aynı şey bizim için de geçerli. Neler yapılabilir? Gevşetici, insanı uyumaya hazırlayıcı faaliyetler. Mesela ılık bir duş, dinlendirici müzik parçaları dinlemek, biraz gevşeme hareketi yapmak... Streching (esneme hareketleri), yoga duruşları gibi.


Uykuya Geçmeyi Kolaylaştırabilecek Takviyeler Var mı?

Uykuya dalmayı kolaylaştırıcı etkileri olan valerian, lavanta gibi bitkisel, magnezyum gibi doğal mineral takviyeler var. B1 vitaminini, epifiz bezimiz tarafından üretilen, takviye olarak da alınabilen melatonin hormonu ve L-teanin adlı amino asidi de gevşemeyi , dolayısıyla uykuyu destekleyen bileşikler arasında sayabiliriz. Bu konuda da uyku konusunda size yardımcı olan doktorunuza danışabilirsiniz.

Doktorunuzun muhtemelen bilgisi veya ilgisi dahilinde olmayan, acı ve uykusuzluk konusunda yardımı olabilecek bir de CBD yağı var. CBD hint keneviri bitkisinde bulunan onlarca cannabioid'den (kimyasaldan) biri. Hint keneviri bitkisi (cannabis sativa) binlerce yıl boyunca dünyanın birçok bölgesinde insanlar için şifa, yiyecek, giyecek, barınak kaynağı olmuş bir bitki. Uzun hikayeyi kısaltırsak, 1930'lardan itibaren DuPont'un çeşitli sentetikler üzerindeki patentlerine rakip olarak görmesiyle hint keneviri öcüleştirilmiş ve yasaklanmıştır. Şimdilik bitkiden elde edilen yağlardan CBD'nin kullanılması ülkemizde yasal. Özellikle çocukların geçirdiği epileptik ataklara çare olmak isteyen kişilerin kurduğu bazı facebook gruplarından sağlanabiliyor. Kaynaklarınızın güvenilirliğini kontrol ederek uykusuzluk veya nöropatik acı için CBD yağını da deneyebilirsiniz.

Herşeyi birden denememek lazım ki neyin işe yaradığını bilelim, değil mi?


Yazının başlığında "Uykusuzluğa çözüm bulmak mümkün mü?" diye sormuştum. Bence evet, mümkün. Uykusuzluğun temelinde hastalıklarımızın getirdiği sorunlar, besin öğesi yetersizlikleri, kaygı bozukluğu bulunabilir. Ama yıllar içinde edindiğimiz alışkanlıkların rolünü de azımsamamalıyız. Uyumayı nasıl öğreniyorsak uykusuzluğu da öğreniyoruz. Uykusuz olduğumuzu kabullenip öyle yaşamaya alışıyoruz. Belki biriki yanlış alışkanlıktan kurtularak, bazı takviyeler alarak bu sorunu aşacağız.



Videolar :

Managing Pain and Sleep Issues in MS : Part 1 (Acı ve Uyku Sorunları - Bölüm 1)

Managing Pain and Sleep Issues in MS : Part 2 (Acı ve Uyku Sorunları - Bölüm 2)
https://www.youtube.com/watch?v=rQpFoKiOJ8E

Kısa Film  Awake 
https://www.youtube.com/watch?v=R1RpZtnUrsw


B1 Vitamini Eksikliği : Rahatsızıkların "Büyük Taklitçisi" Hazırlayan ve sunan : Dr.Berg
https://www.youtube.com/watch?v=rjVXFqiPDwE


Kaynaklar :

5 Şubat 2020 Çarşamba

REİSHİ VE DİĞER TIBBİ MANTARLAR



Tıbbi mantarlar derken kastım ne? Geleneksel Çin tıbbında, Japonya gibi doğu ülkelerinde, Kuzey Amerika, iskandinav ülkeleri, Rusya gibi bahsedeceğimiz mantarların yetişebildiği kuzeyin soğuk iklimlerinde sağlığa faydaları binlerce yıldır bilinen, 90’lardan beri bir uyanışla batıda da bilinirlikleri artan bir grup mantarı kastediyorum. Mantar denince akla gelen bazı şapkalı mantarlardan beklenen psikotik özellikleri değil, sağlığı düzenleyen adaptojen (dengeleyici) özellikleriyle, sağlığa iyi gelen yanlarıyla öne çıkan mantarlar bunlar. Örnekse reishi, hindi kuyruğu, aslan yelesi … 


Mantarları incelemeye başlayınca ilk öğrendiğim kelime “adaptojen” oldu. Yani gözlemlenen şu : mantar preparatını (çay, kapsül, tentür vs.) kullanan kişinin bağışıklık sistemi güçsüzse mantar bağışıklık sistemini güçlendirici etki gösteriyor. Bağışıklık sisteminin aşırı çalışması sözkonusu ise, bu sefer mantarın etkisi bağışıklık sisteminin çalışmasını dengeleyerek bağışıklık sisteminin faaliyetini azaltmak. Tansiyon sorununda yüksek tansiyonu düşürücü, alçak tansiyonu yükseltici etki görmeyi bekleyebilirsiniz.


Tıbbi mantarlar aşağıda fotoğraflarını da göreceğiniz gibi genellikle henüz ayakta veya yıkılmış, ölmekte olan ağaç gövdelerini mesken tutuyor. Mantarın gövdesi, yani miselyum  denilen kısmı sinir ağı gibi toprak içinde veya ağacın gövdesi içinde yayılmış halde bulunuyor. Elverişli iklim koşullarında huş, katran ağacı (hemlok) gibi ağaçların gövdeleri üzerinde mantarın meyvesi görülebilir.


REİSHİ  (Ganoderma Lucidum)


Reishi mantarın japonca ismi.  Çincede “lingzhi” olarak biliniyor. Ağaçlarda yetişen mantarlardan en bilineni ve hakkında yapılmakta olan bilimsel araştırma sayısı en fazla olanı. Reishi mantarında bulunan polisakkaritler, triterpenler ve diğer bileşikler sağlığı farklı yönlerden olumlu etkiliyor. Bu etkiler diyabet, anksiyete bozukluğu ve depresyon, acı/ağrı yönetimi gibi geniş bir yelpazede deneyimlenebiliyor.



Reishinin karaciğeri temizlediği, böylece vücudu arındırdığı söyleniyor. Antibakteriyel, antifungal ve antiviral özellikleriyle vücudu zararlı mikroorganizmaların sebep olduğu enfeksiyonlardan koruyor. Ayrıca bazı merkezlerde kanserin standart tedavisinin yanısıra reishi mantarının kullanıldığı da biliniyor. Serbest radikallere karşı etkili olduğu için yaşlanmanın etkilerini hafiflettiği, hatta düzenli ve uzun süreli kullanımın ömrü uzattığı bile söyleniyor. Reishi uzakdoğuda “ölümsüzlük mantarı” ve “mantarların kraliçesi” olarak bilinirmiş. 




Pekiyi mantarların kralı hangisi derseniz : chaga imiş.


CHAGA


Görünümü alıştığımız toprakta yetişen şapkalı mantarlardan çok farklı. Bu mantar da Rusya, İsveç, Kuzey Amerika gibi soğuk iklimlerde bazı huş, kayın, gürgen ağaçları üzerinde yetişiyor. İçindeki melanin mantarın dış yüzeyine tipik siyah rengini veriyor. Odunsu mantarın içi ise turuncumsu. İçinde sterol, polifenol ve polisakkaritler gibi yararlı bileşiklerle beraber melanin, süperoksit dismütaz (SOD) gibi antioksidanlar da bulunmaktaymış.


https://www.youtube.com/watch?v=0Q2dGq6tISc  Superfoodevolution kanalının Chaga tanıtımı


ASLAN YELESİ (Hericium eriniciea) 


Aslanyelesi mantarı bağışıklık sistemini güçlendirici, sinir sistemini ve beyni  destekleyici etkileriyle tanınıyor. Bu özelliklerin harekete geçirilebilmesi için toz mantarın ısıyla veya alkolle ekstre edilmesi gerekiyor. Böylece sert hücre duvarları yıkılarak mantarın içindeki faydalı bileşikler biyolojik olarak ulaşılabilir hale geliyor.                                                                                                                                                                                                                   


Aslanyelesinin bağışıklık sistemini dengeleyici ve düzenleyici etkileri, sindirim sistemini düzenleyici ve tamir edici etkileri önemli. Ama bizleri en çok ilgilendirecek olan özelliği beyin ve sinir sistemi için bir süper yiyecek olarak anılması. Aslan yelesinin sinir hücrelerini yeniden oluşturabildiği söyleniyor. Sinir büyüme faktörünü (Nerve Growth Factor) uyarabilen başka bir doğal gıda, takviye (henüz) bilinmiyor. 

Sinir sistemine faydalarından haberdar olunca ve iherb'den verdiğim sipariş gümrüğe takılınca bu mantarı Türkiye'de nasıl bulurum diye düşündüm. Cevap : Denizli'de bulunan Agroma Mantar. Çeşitli mantarları yetiştiriyorlar. Yemeklik ve toz halde edinebilirsiniz. Bir bağlantım yoktur. Tıbbi mantar arayanların işini kolaylaştırmak için iletişim bilgilerini de ekliyorum.

https://www.agromantar.com/satislar/index.php
https://www.agromantar.com/iletisim.html



Sizlere birkaç ağaç mantarı çeşidinden daha bahsetmek istiyorum. Şimdilik bir ara verip bu yazıyı yayınlayacağım. Eksikleri sonra tamamlarım.

Bu yararlı mantarlardan mahrum kalmadığımız (reishi neyse ki şimdilik bulunabiliyor) ve gerçek tedavilere ulaşabildiğimiz günlere ...






Kaynaklar




https://www.youtube.com/watch?v=7agK0nkiZpA  Paul Stamets tıbbi mantarların geçmişini ve kanser  gibi sağlık sorunlarında kullanımını anlatıyor


https://us.foursigmatic.com/blog/the-power-of-healing-mushrooms-7-types-you-should-try-now - Ticari bir site ama mantarlı kakao ve kahve görüntülerine dayanamadım (“Güzel ve yalnız” ülkemizde gümrüğe takılacağı endişesiyle benzer ürünleri deneyemiyorum :( haliyle)


















22 Eylül 2019 Pazar

YUMURTA - Alerjisi Olduğunu Düşünenlere Bir Teklifim Var



Yurtdışında bazı ülkelerde ulaşılabilen ve MS'in tedavisinde fark yaratabilen bazı imkanlar maalesef elimizde yok. Örnek olarak ülkemizde LDN'ye ulaşmanın zor olmasını verebilirim. Veya Hollanda gibi bazı avrupa ülkelerinde ve A.B.D'nin bazı eyaletlerinde özel dağıtım merkezlerinden aralarında multipl sklerozun da bulunduğu farklı rahatsızlıklar için tıbbi yönlendirme / denetim altında elde edilmesi mümkün olan çeşitli marihuana preparatlarına da ulaşamıyoruz. Birçok avrupa ülkesinde kullanımı serbest olan yine hint kenevirinden mamül Sativex isimli ilaca da ulaşamıyoruz.


Ne şikayetçi, negatif bir günümdeyim böyle! Biz imkanlarımız dahilinde olan yaşam tarzı değişikliklerine bakalım, değil mi? Bunlardan en önemlisi olan beslenmeye bakalım yine.  Hoş, etkili bazı çözümler bizim için kolay ulaşılabilir olsaydı bile beslenme konusuna dikkat etmemiz gerekirdi. 


Şeker, gluten, süt ürünleri gibi uzak durmamız gereken anti besinler ve besin gruplarından hep bahsediyorum. Besin alerjilerinizi eleme yöntemiyle belirleyip duyarlı olduğunuz besinleri de beslenmenizden çıkarmanızı sıkça öneriyorum. Eğer beslenmenize dikkat ediyorsanız, belki yumurta da şüphelendiğiniz gıdalar arasında olabilir.


Çok yakında dilimize çevrildiğini duyurduğum Wahls Protokolü'nü inceleyebildiyseniz görmüşsünüzdür : Dr. Terry Wahls kendi sağlığını düzelten yaşam tarzı değişikliklerini uygulamak isteyenlere gluten, süt ürünleri gibi alerjen olduğundan sıkça bahsedilen besin gruplarını tüketmeyi tamamıyla bırakma kuralını koyarken yumurtayı da yasaklıyor. Neden? Wahls'ın bu zengin besini yasaklama sebebi şu : kendisinin  yumurtaya şiddetli bir alerjisi varmış. Sağlığı uyguladığı besin değişiklikleri sonucu iyiye gittiği için iyileşme sürecinde beslenmesinde uyguladığı değişiklikleri klinik çalışmalarında ve kitabında aynen tekrarlıyor. Bu nedenle Wahls Protokolü'nün temelini oluşturan beslenme biçimi de yumurtasız. Dr. Wahls'a şunu sormayı çok isterdim : Acaba yumurtanın akını ve sarısını ayırarak sadece sarısını yemeyi denedi mi?




Yukarıdaki videoda kalp cerrahı. Amerikan Kalp Derneği başkanı Dr. Steven Gundry arada (25. dakikadan itibaren) yumurtadan da bahsediyor. Yumurta sarısının insanın karşılaştığı belki en mükemmel gıda olduğunu söylüyor. Bunun yanında, "Yumurtanın akını atın" diyor. 


Yumurtaya alerjim olduğunu düşünerek biriki yıl yumurta yemedim. Büyük kayıp! Neden sonra aklıma katı pişmiş yumurtanın sadece sarısını yemek ve yemek tariflerinde yumurtanın yalnızca sarısını kullanmak  geldi.


Not Yumurtayı toparlayıcı ve yapıştırıcı özelliğinden dolayı yemek yaparken özellikle kuruyemişlerden de elde edilebilen çeşitli unları veya harçları bağlamakta kullanırız. Yumurta akını beslenmenizden çıkartınca bağlayıcı olarak kahve değirmeninde çekilip sonra üstüne biraz su eklenmiş keten tohumunu kullanabilirsiniz. Suda biraz bekletilen çekilmiş keten fohumu jöleleşip yumurta akı kıvamına geliyor. Yemek ve atıştırmalık birşeyler yaparken karışımlarınızda yumurta akı yerine kullanabilirsiniz.


Yumurta Akı ve Sarısının Besin Profilleri Farklı


Yumurta sarısı zengin içerikli mükemmel bir besin. Yumurta akında proteinler ve potasyum, magnezyum, selenyum, az miktarda demir, kalsiyum mineralleri bulunuyor.

Bir gıdaya alerjimiz olması demek içindeki bazı proteinlerin bağışıklık sistemimizi alarma geçirmesi demek. Yumurta alerjisine özellikle çocukluk çağında sık rastlanıyor. Alerji hafif ya da şiddetli olabilir. Daha çok ciltte döküntü, burun tıkanıklığı, astım benzeri sıkıntılar veya sindirim sistemi sorunları yaratabiliyor. Sindirim ve bağışıklık sistemlerinin gelişmesiyle çoğu çocuk yumurta alerjisinden kurtulabiliyor. (Kaynak olarak Mayo Kliniğin aşağıdaki yazısını kullandım.)
https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/egg-allergy/symptoms-causes/syc-20372115

Yumurtanın hem akında hem sarısında çeşitli proteinler bulunuyor. Alerji varsa nedeni bunlardan herhangi biri olabilir. Yine de alerjiye sebep olan protein(ler)in yumurta akında bulunması daha büyük olasılık.


Yumurtanın sarısı epey zamandır kolesterolü yükselttiği iddiasıyla beslenmenin dışına itiliyor. Kolesterol yanıltmacasından ve kolesterolün öneminden şu yazıda bahsetmiştim.


Kolesterol konusu hakkında bilgilenmek ve 1950’lerden beri doymuş yağ ile kolesterol üzerinde yaratılan kara bulutları dağıtmak isterseniz Uffe Ravnskov’un Kolesterol Gerçeği adlı kitabını okumanızı öneririm. Dr. Canan Karatay da kitaplarında kolesterolün öneminden bahsediyor.


Yumurtanın sarısı içerdiği sağlıklı yağlar, hormonlarımızın yapıtaşı kolesterol, ayrıca demir, fosfor, manganez gibi çeşitli mineraller, sinir sistemimiz için çok gerekli kolin, B6, B12 gibi B grubu vitaminlerle, yağda çözünen A, D, E, K vitaminleriyle gerçekten karşılaştığımız en zengin yiyeceklerden biri. Yumurta sarısında lutein ve zeaksantin antioksidanları da bulunuyor. Bu iki antioksidan göz sağlığı için önemli. Maküler dejenerasyon gibi göz rahatsızlıklarında hastalara verilen takviyelerde bu iki antioksidan bulunuyor.






Eğer yumurtaya alerjiniz olduğundan şüpheleniyor ve beslenmenizden bu sinir sistemi için çok değerli besini çıkartmak niyetindeyseniz, durumunuz ağır bir alerjiyi işaret etmiyorsa teklifim şu : Önce yumurtanın sadece akını elemeyi deneseniz ve bir süre böyle beslenseniz. Belki sıkıntılar sona erer. Tabii yumurtayı elemeyi düşünme noktasına gelmeden önce glutenden kurtulmuş olduğunuzu farzediyorum. Gluten birçok kişiyi etkileyen önemli bir alerjen. Özellikle sindirim sistemi ve cilt sorunlarında ilk şüphelenilmesi ve kesilmesi gereken yiyecekler gluten içeren arpa, buğday, çavdar gibi tahıllardan yapılan gıdalar ile çoğu gluten içeren hazır mamüller (mesela hazır çorba, ketçap, bisküvi vs.).

Yumurta bizim için zararsız, hatta epey yararlı, güzel bir besin. GDO'lu yemlerle beslenmemiş, mümkünse gerçekten sebest gezerek beslenmiş tavuklardan elde edilen natürel yumurtalar bulabilmeniz dileğiyle ... Fabrikasyon, market rafı ürünü yumurtalarla arada fiyat farkı olur elbet, ama sinir sistemimiz ve genel sağlığımız için değer.




Kaynaklar :